Nezaket küçük bir sevgi adımıdır

EDEBİYAT

 

Karya Xanseviera’nın kaleme aldığı, Türkiye'de ilk defa başörtülü karakterleri konu alan “Züleyha’nın Dünyası” çizgi romanı Kalila Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluştu.  Xanseviera “Bazen ‘nazik olmanın’ küçük bir kız için sıradan bir şey olduğunu düşünebiliriz,  Bence nezaket, bu dünyaya barış getirebilecek küçük bir sevgi adımıdır. Bu nedenle, Züleyha karakterini yaratırken ana amacım, başkalarına karşı nasıl nazik ve şefkatli olunacağını öğretmektir” diyor.

 

İnsan ister yedisinde, ister yetmişinde olsun çizgi romanlarla mutlaka kendine göre bir dünya bulabilir. Gözlerimizin önüne bambaşka dünyalar serer.  Her yaşa, her zevke, her kültüre hitap eder.

 

Hem yerli hem de yabancı kahramanların maceraları, okurları hayal dünyasına sürekler. Her yaştan insanın ilgisini çeken bu hikayeler, sadece eğlenceli değil, bazen derin anlamlar da barındırır. Kimimiz Superman’in cesaretine, kimimiz de yerli kahramanlarımızın serüvenlerine hayran kalırız. Çizgi roman okumak, dost sohbetleri gibi; her sayfada yeni bir keşif, yeni bir macera adeta.

 

Gelenekle moderni birleştiren Amerika’dan Uzak Doğu’ya geniş bir coğrafyanın nitelikli ve etik değerleri yansıtan ürünlerini Türkiye’de yaşayan okur ve izleyicilerle buluşturan Kalila YayınlarI da, Türkiye'de ilk defa başörtülü karakterleri konu alan çizgi romanla çocuk/gençlik edebiyatına önemli bir açılım kazandırıyor. Karya Xanseviera’nın kaleminden çıkan ve Balqis Rashid tarafından Malayca'dan Türkçeye çevrilen “Züleyha’nın Dünyası”, 9-12 yaş grubundaki çocuklara hitap ediyor. Başkahraman Züleyha, nam-ı diğer Zuzu, cesur, neşeli ve yardımsever bir karakter olarak, arkadaşlarıyla birlikte macera dolu bir dünyanın kapılarını aralıyor. Zuzu’nun hikayeleri, sadece eğlenceli bir çizgi roman serisi olmanın ötesinde, arkadaşlık, yardımlaşma ve empatinin önemini vurgulayan temaları işleyerek çocuklara değerli dersler sunuyor. “Züleyha’nın Dünyası “gibi eserler, sadece çocukların değil, aynı zamanda gençlerin ve yetişkinlerin de ilgisini çekebilecek nitelikte, zengin bir hikaye anlatımı sunuyor. Bu eserler, Türkiye'de çizgi roman ve manga kültürünün gelişimine katkıda bulunurken, aynı zamanda etik değerlerin ve kültürel mirasın korunmasına da hizmet ediyor. Karya Xanseviera ile çizgi roman dünyasını ve Züleyha’

 

Çizgi roman ve mangaya olan ilginiz nasıl başladı? Sizin için nasıl bir tutku?

 

Çizgi roman ve manga tutkum, anaokuluna kadar uzanıyor. Garfield, Peanuts ve DC’nin Batman gibi gazetede yayınlanan çizgi romanlarını okumayı çok seviyordum. Sonra, yakınımızdaki kitapçılar Malezya diline çevrilmiş “Doraemon” adlı mangayı satmaya başladı. “Doraemon”u okuduğumda çok etkilendiğimi hatırlıyorum çünkü o zamana kadar çizgi romanların sadece insanları güldürmek ve süper kahraman hikayeleri anlatmak için yazıldığını zannediyordum. “Doraemon”, bana çizgi romanlar aracılığıyla daha sıradan hayat hikayelerimizi de anlatabileceğimizi gösteren bir dönüm noktası oldu.

 

Çizgi roman yazarlığı dendiğinde sanatçılar tarafından görselleştirilecek bir senaryo üretiyorsunuz ki burada temel nokta yazılanın görselleştirilebilme niteliğine sahip olması. Yazdıklarınızı görsel hâle getirirken nasıl bir düşünce haritası kullanıyorsunuz?

 

Çizgi roman karakterleri oluştururken görsellik gerçekten çok önemli. Ben çizgi romanlarım için senaryo yazarken genellikle ana karakterlerin özelliklerine ve kişiliklerine odaklanırım; örneğin, karakterlere onların simgesi haline gelen özel aksesuarlar ekleyebilir ya da kıyafetlerinde dikkat çeken özel renkler kullanabilirim. Ancak hepsinden öte, karakterler arasında dinamik bir etkileşim olmasını sağlarım çünkü her birinin anlatacak özgün birer hikayesi vardır ve bu hikayeler, ana hikayeyi ileri taşıyıp hedefine ulaştırabilir. Ayrıca, yazarken iyi bir ruh halinde olmanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle de belirli bir türde yazmamız gerektiğinde. Şahsen, kötü bir ruh halindeyken yazamıyorum. Bu yüzden, yazmak için yaptığım şey iyi bir dinlenme ve dışarıda güzel bir yürüyüş yapmak oluyor. Kedilerimle ilgilenmek de ruh halimi yükseltiyor ve daha iyi hikayeler yaratmamı sağlıyor.

 

İlham kaynağım çocukluk ve ergenlik yıllarımdı

 

“Züleyha’nın Dünyası” kitabınızı konuşmak istiyorum. Züleyha karakteri, genç okurlar için oldukça özgün ve ilham verici bir figür olarak öne çıkıyor. Zuzu’nun bu kadar cesur, neşeli ve yardımsever bir karakter olarak tasarlanmasındaki ilham kaynağınız neydi?

 

“Züleyha’nın Dünyası”nı yaratırken aslında ilham kaynağım çocukluk ve ergenlik yıllarımdı; okul hayatımız boyunca bir arkadaş grubunda ben ve arkadaşlarım arasındaki etkileşime odaklandım. Hatırlıyorum, arkadaş grubumuzda her zaman değişik teklifler yapan ve tartışma çıktığında arabulucu olan bir arkadaşım vardı. İnternetteki şu popüler sözü her zaman çok sevmişimdir: “Bu dünyada herhangi bir şey olabiliyorsan, nazik ol.” O kız ve benim hayali karakterim Züleyha, bu sözün temsil ettiği şeydir. Bazen ‘nazik olmanın’ küçük bir kız için sıradan bir şey olduğunu düşünebiliriz, ancak nazik olmak etrafındaki tüm arkadaşlarına ve meslektaşlarına rahatlık ve mutluluk getirebilir. Bence nezaket, bu dünyaya barış getirebilecek küçük bir sevgi adımıdır. Bu nedenle, Züleyha karakterini yaratırken ana amacım, başkalarına karşı nasıl nazik ve şefkatli olunacağını öğretmektir. Belki Züleyha'nın da bazı kusurları var ve mükemmel değil, ama biz de insan olarak böyleyiz ve süreç boyunca iyi ve kötü şeyler öğreniyor ve deneyimliyoruz.

 

Başörtüsü Malay kimliğinin bir parçası

 

“Züleyha’nın Dünyası” Türkiye’nin ilk başörtülü karakterlerine sahip çizgi roman serisi olarak önemli bir yenilik sunuyor. Karakterin kültürel temsiliyetini ön planda tutarken nelere dikkat ettiniz?

 

Bir Malezyalı olarak, Malay, Çinli, Hintli ve yerel halktan oluşan çok kültürlü bir toplumda yaşadığım için memnunum. Çocukluktan itibaren farklı etnik gruplardan gelen arkadaşlarımdan farklı kültürler ve dinler hakkında çok şey öğrendim ve önemli tecrübeler edindim. Malezya'nın resmi dini İslam ve Malezyalıların çoğu İslam'ı benimsemiştir. Bir Malay Müslümanı için başörtüsü takmak sadece dini bir sembol kullanmak değil, aynı zamanda özellikle Malay kimliğinin önemli bir parçasını taşımaktır.

 

Yorum Yaz