Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Elmas ve kömür karbondan oluşur. Sadece atomlarının farklı şekillerde dizilmesidir birini elmas, birini kömür yapan. Başarılı bir sanat eserini de “elmas eser” “kömür eser” kılan biçiminin nasıl kurgulandığında gizlidir.İçeriğin sunumu, kurgulanışı bir biçime kavuşturulması onu kömür eser yahut elmas eser kategorisine sokacaktır. Eseri bir yaratıma dönüştüren, sanat hâline getiren biçimdeki özgünlüğü, yaratıcılığı yakalamakta yatmaktadır.
Varlık bulmak maddenin biçim, şekil almasıyla mümkün. Kainatta şekilsiz madde bulmak imkansız olduğu için varlığın ilk yetkinliği suret bulmasıdır. Bir suretin varsa mananı, anlamını ortaya çıkaracak pencerelerin, kapıların da var demektir. İçeriği, muhtevayı ortaya çıkaran, işe yarar kılan şey onun biçimlendirilmesi, bir surete kavuşturulmasıdır.
İnsanın yeryüzü yolculuğunda onu diğer canlılardan ayıran özelliklerinin başında doğaya biçim, şekil verme kabiliyeti gelir. Seslerden ibaret olan dil ancak o seslerin yan yana gelmesiyle, bir biçime kavuşmasıyla varlığını bulur. Taşı sivrilterek ilk icadını gerçekleştiren insan doğaya, maddeye biçim vererek kendi varlığına yaşam alanı kurabilmiş, bugün de binlerce yıl süren bu birikimin üzerinde biçim vermeye, varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Varlıkta ne kadar karmaşık, düzensiz olursa olsun yine de ister doğal ister suni bir biçime sahiptir. Tek hücreli canlıda çok hücreli canlıda bir şekle sahiptir. Hatta gözle göremediğimiz atom altı parçacıkların dahi bir şekli vardır.
Sanatçı yaratımın doğallığında şeylere biçim kazandıran, onları esere dönüştürendir. Bir mezar taşı ustasının yaptığı mezar taşı ile bir heykeltıraşın eserini birbirinden ayıran farklardan biri biçimdir. Her ikisinin de biçimi vardır ama biri sadece mezar taşıdır. Sanatçı biçimi öyle eylemeli ki onu estetik gayeyle birleştirip sanat eserine dönüştürebilmelidir. Bir sanat eserinin ölçütü olarak biçim her zaman başat kriter olacaktır. Sanat eserlerinde biçim içeriği var edecek, içeriğe gerçeklik, varlık kazandıracaktır.
Post-truth olarak adlandırılan bu zamanda içeriğin artık önemsizleştiği söylense de mananın, anlamın hiçbir zaman önemini yitirmeyeceğine inanıyorum. Buraya, bu hiçliğe; Sanayileşme Devri, aklın imparatorluğu, 1. Ve 2. Dünya savaşlarıyla, korkunç soykırımlarla, tüketmekten başka gayesi olmayan bireyle gelindi. Öyle ki sonunda birey kendine hapsoldu. Yazarın zihninin uğultusunu, yalnızlığını, karamsarlığını, amaçsızlığını durmadan histerik şekilde edebi metin olarak okurun önüne çıkarması, aynı muhtevayı işlemesi içeriğin bıktırıcı olmasına neden oldu. Nerede o eski metinlerdeki büyü, gizem, duygular, değerler?İçeriğin yeniden manadan yol alacağı eserler tam da böyle bir ortamda zaruri olarak doğacaktır. Ve biçim bu manayı var edecek, zirveye taşıyacaktır.
Düşünceyi baz alan kavramsal sanatta dahi nesnenin olduğu gibi sergilenmesinde biçimden kaçış mümkün değil. Bir düşünceyi apaçık bir nesne üzerinden muhatabına sunarak, onun muhayyilesini harekete geçirmek de yine biçimsel bir harekettir.
Yorum Yaz