Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
İnsan ve şehir arasındaki ilişki sayısız bileşenden oluşuyor. Başka bir şehre gittiğimizde kimimiz insana değen tarihi ve manevi yapılarla ya da gündelik yaşam pratikleriyle ünsiyet sağlar, kimimiz de insanlar yoluyla bağlanır. Ankara’dan İstanbul’a taşındığımızda Belkıs İbrahimhakkıoğlu vasıtasıyla beni şehre bağlayan büyülerden biridir Ayla Ağabegüm. Çok sık görüşmesek de orada İstanbul hanımefendisi bir öğretmen vardır ve Türkçemiz, geleneğimiz, mazimizden süzülen geleceğimiz emin ellerde, muhafaza altındadır.
Ayşe Hümeyra Ökten Kız İmam Lisesi’nde “Hocaların Hocası Ayla Ağabegüm’e Saygı” programında, öğretmenlerinin gözüne bakarak konuşan yazar, siyasetçi sanatçı öğrencilerinden bir kez daha öğrendik ki, Ayla hanım müfredatta ne varsa onları anlatıp giden bir öğretmen değil. İnsan yetiştirmenin mesuliyetini iliklerine kadar hisseden, öğrencilerinde insaniyet, hakkaniyet, nezaket, adalet, eleştirel düşünce, ötekini anlama ve dinleme yetileri gelişsin diye elinden geleni yapan biri. Onları sergilere, tiyatrolara, faydalı gördüğü etkinliklere götürmesi, dertlerini dinlemesi de öğretmenliğe dahil.
Bosna, İstanbul ve Elazığ’dan gelen aile kökleri sayesinde edindiği şehirlilik, geleneğe ve dile sahip çıkma, haksızlığa baş eğmeme bilinci İstanbul Üniversitesi’nde öğrenciyken daha da olgunlaşmış. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde Ahmet Hamdi Tanpınar, İnci Enginün, Ali Nihat Tarlan, Mehmet Kaplan, Muharrem Ergin gibi nice kıymetli hocaların tedrisinden geçmek büyük imkan.
Birkaç ay önce Çınaraltı Yayınları’ndan çıkan Yasemin Kuloğlu ve İsmail Zorba’nın gerçekleştirdiği Sözün Eri başlıklı nehir söyleşi, idealist, vatansever, ilkelerinden taviz vermeyen bireyi oluşturan kozalar hakkında epeyce fikir veriyor. Türk Edebiyatı Vakfı, Kubbealtı Cemiyeti, Aileyi Koruma Derneği, Hanımlar İlim ve Kültür Derneği, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı gibi birçok kuruma gönüllü emek vermiş hayatı boyunca. Türk Edebiyatı Vakfı’na gidip gelen Necip Fazıl, Cemil Meriç, Osman Yüksel Serdengeçti gibi nice ilim ve düşünce erbabından feyz almış. Alaturka ve alafranga arasında sıkışıp kalmadan, mazi ve ati arasındaki köprüyü yıkmadan, umudu hiç kaybetmeden, hâlâ elinden ne geliyorsa yapmaya çalışan, sızlanmak yerine daima bir meşale taşıyan Ayla Hanım hepimiz için ilham kaynağı.
O Üsküdar Kız Lisesi’nden Ermeni Lisesi’ne nice gençlerin edebiyat öğretmeni. Eğitim hakkında yaratıcı fikirlere ve beyin fırtınalarına çok ihtiyacımız olan şu zamanda, pandemi dönemi için önerdiği fikir keşke gerçekleşseydi. Müfredat derslerinin yerine, şiir, hikaye, resim, roman, sinema ve sanat üzerine dersler, gençlerde hakkaniyetin, yüceliğin gelişmesine katkı verirdi. İltimas, rüşvet, torpil, yolsuzluk, eşitsizlik gibi talepler ince ruhlarda yer bulamaz, toplumsal çürüme tehlikesi baş göstermezdi. Ruhlarda kalplerde zihinlerde yeşerecek asalet, her türlü kariyerin en üst çıtasıdır.
21 yaşında gencecik yeni mezun Adana’ya atanmış bir genç kız olarak, yola çıkışındaki heyecanı hiç kaybetmemesini, başta Peygamberimiz olmak üzere rehber edindiği güzel insanlara dayandırmış. O ülkesine, halkına, gençlerine inanmaya devam ediyor.
Yorum Yaz