Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Litros Sanat’ın sanat ajandası sizlere iyi tiyatro, iyi müzik ve iyi serginin haberini vermek üzere yine sabırsızlanıyor. Bu sayımızda, Pera Müzesi’nde gezdiğimiz dört sergiden ve İstanbul Devlet Tiyatroları’nın oyuncularının perdeye koyduğu oyundan bahsedeceğiz. Kültür sanata doyduğumuz bir gezintinin detayları yazımızda.
Litros Sanat’ın en gezgin sayfası “sanat ajandası” olarak bu sayımızda okuyucularımızla “Acaba hangi iyi etkinlikleri paylaşsak?” diye düşündük. Ufak bir araştırmadan sonra ve tabii dostlarımızın da “Şu sergiye gitseniz ya!” tavsiyeleri üzerine harekete geçtik. Rotamız Pera Müzesi’ydi. Tepebaşı’ndan Pera’ya güneşli ve serin Ocak ayında kışı hissederek süzüldük, Pera zaten adım başı sanat dolu olduğu için kah apartmanlardaki mimari detayları inceledik kah da sokak müzisyenlerinin sesine kulak verdik. Sanat dolu yolculuğumuz oysaki daha başlamamıştı. Beyoğlu işte bu keyfi yaşatması sebebi ile bile sevilebilir! Keyifli yolculuktan sonra Pera Müzesi’ne vardık. Müzeye Paula Rego’nun “Hikâyelerin Hikâyesi” sergisine gelmiştik. Müze girişinde satın aldığımız biletle dört katta bulunan bütün sergileri dolaşabileceğimizi söylediklerinde, fırsat bu fırsat dedik ve kendimizi sanatın serin sularına teslim ettik.
Portekizli sanatçıdan “hikâyelerin hikâyesi”
Sergi gezintimize ilk olarak Paula Rego’nun “Hikâyelerin Hikâyesi” sergisi ile başladık. Sergiyi anlatmadan şunu söyleyebilirim: Portekizli sanatçı Rego tam bir müdanasız kadınlar kulübü başkanı! Ki biz böyle hemcinslerimize kurban oluruz. Severiz. İçimizden “Helal olsun kız sana” tezahüratı yaparız. Rego’nun hikayesi Portekiz’de faşist yönetim hüküm sürerken başlıyor. İçine doğduğu siyasi ortamı daha sonraki yıllarda eserlerine yansıtmayı da ihmal etmiyor. Cumhuriyetçi bir ailenin kızı olan Rego, babasının “Buralar kadınlara göre yer değil” diyerek yaşadıkları yerden gitmesini söylüyor. Sanatçımızın hikâyesinin ya da bir türlü kendisini tamamlanmış hissetmeyişinin de mihenk taşı bu “git” çağrısı oluyor. Rego’nun kişisel hikâyesine dair ipuçlarını bilerek anlatıyorum sizlere. Çünkü eserlerini daha iyi anlamak istiyorsak Rego’nun hikâyesinde öne çıkan detayları bilmemiz gerekiyor. Onun asi ruhu ne iktidarın politikalarına göz yumuyor ne de erkeklerin “ataerkil” zihniyetine... Hal böyle olunca onun hayata baktığı yerden eserlerinin doğumu gerçekleşiyor. Eserlerinin baş aktörü kadınlar. Kimi zaman kadına şiddete kimi zaman ise kürtaj hakkına resimleri ile dikkat çekmiş. Sadece bu da değil Rego'nun eserlerinde Portekiz'in emperyal politikalarına da eleştiri var. Erkeklerin iktidar mücadelesine resimleri ile karşı çıkan Rego, feminist literatüre de eserleri ile katkı sağlamış. “Türk Hamamı”, “Vivian Kızları Tunus’ta”, “Gelin” gibi resimler Rego’nun seçkisinin öne çıkanları arasında. Sergiyi ziyaret etmek istiyorsanız 30 Nisan 2023’e kadar Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilecek. Kadın dayanışması için kendinize bir miktar Rego sergisi armağan edin!
Osman Hamdi’den Türk kahvesine, İstanbul olmadan olmaz
“Hikâyelerin Hikâyesi” sergisini gezdikten sonra alt katlarda yer alan sergileri de gezdik. Fotoğrafların önünde uzunca durduk ve düşündük. Pera Müzesi’nde bulunan bir diğer sergi “Zamane İstanbulları” sergisiydi. 11 fotoğraf sanatçısının eserinin olduğu bu seçkide İstanbul’un katmanlı ve yenilikçi, kozmopolit yapısı anlatılmıştı. Eski İstanbul yoktu bu sergide. Futbol oynayan mülteciler, gökdelenlerin arasındaki gecekondular, şehrin karanlık dehlizlerine sinmiş gece hayatına dikkat çekmişti fotoğraf sanatçıları. Sergiyi gezdikten sonra; kentin boşluğunu, yalnızlığı ve tekinsizliği hissettik. Küratörlüğünü Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler’in yaptığı “Zamane İstanbulları” Pera Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz. Dedim ya bir güne dört sergi sığdırdım diye bir sonraki katta karşımda kocaman bir “Kaplumbağa Terbiyecisi” duruyordu. Osman Hamdi Bey, dünyaca ünlü eseri ile beni selamladı. Tanzimat Dönemi’nin yetiştirdiği Osmanlı aydını Osman Hamdi Bey, resimden, arkeoloji, müzecilik ve sanat eğitimine ilkleri başarmış bir aydın. Osman Hamdi Bey’in sanat dolu yaşamına dair yolculuğa çıkmak isteyenler Pera Müzesi’nin Sevgi ve Erdoğan Gönül Galerisi’nde Osman Hamdi Bey’e ayrılan özel bölümü ziyaret edebilir. Pera Müzesi ziyaretimi bir kahve tiryakisi olarak ağzımı sulandıran “Kahve Molası” sergisi ile bitirdim. Burada kesinlikle benzetme yapmıyorum eserler o kadar büyüleyiciydi ki ve ben de o kadar sanata doymuştum ki burnumda kahve tüttü ve kahve içme isteği hasıl oldu. “Kahve Molası” sergisinde Kütahya çini ve seramiklerindeki kahvenin serüvenini gördük. Sergide sosyal hayatın gelişmesinde önemli bir rol oynayan kahvenin demlenme, pişirilme ve ikram edilme ritüelleri sunumlarında kullanılan seramikler bağlamında ele alınmış. Yeşilin, turkuazın ve kırmızının yani Türk renklerinin yer aldığı seramik fincanlar, lokumluklar, nargileler adeta görsel şölen yaşatıyor. Osmanlı sanat mozaiğinin önemli parçalarının yer aldığı “Kahve Molası” sergisini de ziyaret etmeyi unutmayın.
Kaliteli bir aldatılma, sadık bir aşk hikayesi: “Seneye Bugün”
Sanat ajandası olarak, Pera Müzesi gezimizden sonra rotamızı Mecidiyeköy’e çevirdik. İstanbul Devlet Tiyatroları’nın sahneye koyduğu “Seneye Bugün” tiyatrosunu izlemek için Mecidiyeköy Büyük Sahne’de beklemeye başladık. Hafta içi iş çıkışı olmasına rağmen İstanbullular akın akın gelmişti. Tiyatroya talebin fazla olması, beni heyecanlandırdı. Kültürün konuşulduğu, iş çıkışı sanatla dinlenen ülke olmamız ne kadar da güzel. Gelelim oyunumuza, Bernard Slade’in kaleme aldığı, Gencay Gürün’ün çevirdiği ve Celal Kadri Kınoğlu’nun yönettiği “Seneye Bugün” tam anlamı ile muhteşemdi. Oyunculuklar karşısında büyülendik. Celal Kadri Bey’in popüler dizilerdeki rolleri hep bana biraz tuhaf gelirdi. Fakat Celal Kadri Bey, tiyatroda deneyimli oyunculuğunu konuşturuyor. Sanırım onun yeri tiyatro sahnesi. Büyük ustanın önünde saygı ile eğiliyoruz. “Seneye Bugün” için “Tiyatro tarihinde yazılmış en güzel romantik komedi” tanımlaması yapılıyor. Haklı bir tanımlama. Kahramanlarımız George ve Doris tesadüfen tanışıyor ve ikili uzun yıllar sürecek bir beraberliğe yelken açıyor. Aşkı bir ömür yaşamanın sırrını ise sınırlarına saygı duyarak keşfediyorlar. Daha fazla detay vermek istemiyorum, iddialı manşetimizin de farkındayım. İçinde aldatılma ve sadık aşk hikâyesi geçen bu tiyatro oyununu sanatseverler kaçırmasın.
Yorum Yaz