Tiyatroda oynamak gerçek bir yetenek gerektirir

TİYATRO

Tiyatro, dublaj sanatçısı ve yazar Ayşen İnci, “Eğer yönetmen, görüntü yönetmeni iyiyse herkes dizide oynayabilir ama tiyatroda oynamak gerçek bir yetenek gerektirir. Bu yüzden oyunculuğun er meydanı tiyatrodur diyoruz.” diyor.

Tiyatro sanatında ülkemizde en köklü okullara ve birbirinden donanımlı duayen hocalara sahip olduğumuz bilinen bir gerçek. Yıllardır bu okul ve hocaların eğitim tedrisatından geçen isimler, günümüzün en duayen sanatçıları arasında kendilerine yer buluyorlar. Ve bizler; onları ne tiyatro sahnesinde ne de sinema filmlerinde izlemeye doyamıyoruz. O isimlerden birisi de kuşkusuz ki Ayşen İnci. Ülkemizin ilk konservatuvarı olan Ankara Devlet Konservatuvarı’nın Tiyatro Bölümü’nden mezun olan Ayşen İnci; Cüneyt Gökçer, Mahir Canova ve Semih Sergen’in öğrencisi olarak sanat hayatına başlayan şanslı isimlerden oldu. Devlet Tiyatrosu’nda Kristof Kolomb’u anlatan bir çocuk oyunuyla ilk kez profesyonel olarak sahne alan Ayşen İnci, yıllardır hem tiyatro kariyerini hem de sosyal çalışmalarını birlikte yürütüyor. Bir dönemin en çok izlenen fantastik çocuk dizisi Sihirli Annem’de oynadığı Periliçe rolüyle özdeşleşen ve çocuklara yönelik çalışmalarıyla dikkati çeken usta sanatçı ve yazar Ayşen İnci, son dönemin tartışma konusu olan “her dizi oyuncusu, sahneye çıkıp tiyatro sanatçılığı yapmamalı” eleştirisi hakkında, “Seyircinin sahnede oyuncu yerine ünlü görme gibi bence çok yanlış olan merakı, yapımcıları da bu yola yönlendiriyor. Yeteneği olan, kendini yetiştiren, tiyatro ahlakı ve disiplinine sahip olanlar buyursunlar, diğerleri de bu işi yapmasın bir zahmet.” açıklamasını yapıyor.

 

Nasılsınız Ayşen Hanım, şu sıralar neler yapıyorsunuz? Yeni bir projeniz var mı?

 

Bu sene iki ayrı tiyatro oyununun yönetmenliğini yaptım. Oyunculuk derslerim devam ediyor. Bu hafta da Üsküp'e bir film çekimi için gideceğim. “Geçmişin Kokusu” adını taşıyor ve bir dönem filmi.                   

 

Hem aktris hem yazar kimliğinizle sürdürdüğünüz bir kariyeriniz var. Ancak yolculuğunuzun en başına beraber gidelim isterim. Konservatuvar okumaya, sanatçı olmaya karar verme süreciniz nasıl başladı?

 

Zaten konservatuvar hep hayalimdeki okuldu. Babamın da teşvikiyle hem opera hem de tiyatro bölümünün sınavlarına girdim ve yüksek notla her ikisini de kazandım ama ben tiyatro bölümünü okumayı tercih ettim.

 

Selçuk Yöntem, Mehmet Ali Erbil sınıf arkadaşlarımdı

 

Duayen hocalardan, günümüzün duayen isimleri yetişti. Ve siz de – günümüzün tabiriyle –Şampiyonlar Ligi diyebileceğimiz bir sınıfta okudunuz. O yıllarınızı ve okul arkadaşlarınızla anılarınızı nasıl yad edersiniz?

 

Gerçekten o yıllar konservatuvarın tüm bölümleri için altın yıllardı. Düşünün ki koridorda  yanınızdan; Adnan Saygın, Ulvi Cemal Erkin, Ferit Tüzün, Nevit Kodallı gibi müzik dünyamızın en büyük kompozitörleri geçiyor. Cüneyt Gökçer, Mahir Canova, Nüzhet Şenbay, Haldun Marlalı, Can Gürzap, Ahmet Levendoğlu gibi hocalardan dersler alıyorsunuz. Selçuk Yöntem, Derya Baykal, Mehmet Ali Erbil, Zuhal Olcay, Melek Baykal çok değerli sınıf arkadaşlarımdan bazıları. 

 

Son rol aldığınız projelerden birisi olan “Şahsiyet”te de sınıf arkadaşınız Haluk Bilginer’le beraber rol aldınız. Okul arkadaşınızla kamera karşısına geçmek nasıl bir duyguydu?  Bir sanatçının yakından tanıdığı meslektaşıyla beraber rol alması, çalışma alanındaki konforunu daha da iyileştiriyor öyle değil mi?

 

“Şahsiyet” zaten çok güzel bir projeydi. Böyle bir projede onunla oynamak çok büyük mutluluk oldu. Haluk (Bilginer) benim konservatuvarda bir alt sınıfımdaydı. Çok sevdiğim, oyunculuğuna hep hayran olduğum bir arkadaşımdı. Onunla oynamak; işimi daha kolay ve keyifli hale getirdi.                 

 

Uzun yıllar Ankara’da geçen sanatçılık kariyerinize; doksanlı yıllarla birlikte İstanbul ve dizi-film setleri dahil oluyor. İstanbul’a gelmeniz, dizi ve filmlerde rol almaya başlama süreciniz nasıl başladı?

 

Ankara'da sadece dublaj yaparken İstanbul'a gelmemle dizi ve film dünyasına adım atmış oldum. “Eltiler” dizisi, rol aldığım ilk televizyon dizisidir.                           

 

Çocuklara yönelik iş yapmaktan zevk alıyorum

 

Çocuklara yönelik çok kıymetli çalışmalarınız mevcut. Kitap yazmaya daha doğrusu çocuklara yönelik bir şeyler üretme fikrine nasıl ulaştınız?

 

Çocuklara yönelik işler yapmaktan zevk alıyorum. Çocuk kitaplarım, tiyatro oyunum ve masallar anlattığım "Periliçeden Masallar" adlı bir YouTube kanalım var. 

 

(Ayşen İnci bir neslin hafızalarına; Sihirli Annem adlı fantastik çocuk dizisindeki Periliçe rolüyle yerleşti.)               

 

“Sihirli Annem”deki rolümü ilk başta saçma buldum

 

Sizinle bir araya gelip çocuklar diyorsak, “Sihirli Annem” dizisindeki karakterinizden de elbette bahsetmek gerekir. Projenin içerisindeyken, dizinin ve rolünüzün bu kadar sevilip ileriki nesillere aktarılacağını da düşünüyor muydunuz?

 

Bu rol bana ilk teklif edildiği zaman saçma bulup, gönülsüz bir şekilde kabul ettiğimi itiraf etmeliyim. Sonra da çok büyük zevkle oynadım. Halâ bana Periliçe diye sesleniyorlar. İyi ki “Sihirli Annem” dizisinde Periliçe karakterini oynamışım diyorum.              

 

Günümüz işlerinde maalesef oyunculuklar yerine, güzellik kavramı ön plana çıkıyor. Peki siz bu durumla ilgili neler söylemek istersiniz? Sizce günümüzde güzelliğin ön plana çıkmasındaki sebep nedir?

 

Maalesef özellikle başrollerde güzellik algısı ön planda geliyor ama diziyi güçlendirenler de hep özellikle tiyatrodan gelen oyuncular oluyor. 

 

Tiyatro demek isterim bir de… Dünden bugüne bir kıyaslama yaparsanız; seyircinin tiyatroya olan ilgisini nasıl yorumlarsınız?

 

Çok fazla tiyatro oyunu sergileniyor son yıllarda. Çok başarılı olanlar da her zaman dolu oynuyor, hatta bilet bulmakta zorlanıyorsunuz. Özellikle gençlerin tiyatroya ilgilerinin arttığını düşünüyor ve bundan mutluluk duyuyorum.  

 

Tiyatro oyunculuğun tescillendiği yer

 

Günümüzün dikkat çeken tartışma konulardan birisi; dizilerde rol alan herkesin aynı zamanda sahneye çıkmaması görüşü. Siz bu eleştiriye katılır mısınız? Dizilerde rol alan herkes aynı zamanda sahneye çıkıp tiyatro sanatçılığı da yapmalı mıdır?

 

Eğer yönetmen, görüntü yönetmeni iyiyse herkes dizide oynayabilir ama tiyatroda oynamak gerçek bir yetenek gerektirir. Bu yüzden oyunculuğun er meydanı tiyatrodur diyoruz. Dikkat ederseniz yurt dışında pek çok popüler oyuncu da tiyatro yaparak, yetenekli olduğunun tescillenmesini istiyor. Bizde de deneyip başarılı ya da başarısız olan var. Seyircinin sahnede oyuncu yerine ünlü görme gibi bence çok yanlış olan merakı, yapımcıları da bu yola yönlendiriyor. Sonuç olarak; yeteneği olan, kendini yetiştiren, tiyatro ahlakı ve disiplinine sahip olanlar buyursunlar, diğerleri de bu işi yapmasın bir zahmet.  

 

Ayşen İnci, İngiliz oyun yazarı Tom Kempinski'nin kaleme almış olduğu "Tek Kişilik Düet" oyununda MS hastası keman virtüözü Stephanie Abrahams'ı canlandırdı. İstanbul Devlet Tiyatrosu sahnesinde oynadığı bu rolden oldukça etkilenen Ayşen İnci, İsmet Küntay ve Lions gibi pek çok ödül kazandığı bu oyununun ardından; MS hastaları için çeşitli çalışmalarda bulundu. 

Hüsna KÖŞGER
Hüsna KÖŞGER

Gazeteci ve sunucu. 25 Mayıs 1993 tarihinde İstanbul’da doğdu. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Beykent Üniversitesi’nde başarı bursu ile Sinema ve Televizyon üzerine tamamladı. Bununla birlikte, alı ...

Yorum Yaz