Ada’da yağmur 

Köşe Yazıları

 

1.

‘Yalnızlık bir yağmura benzer’ diyor Rilke; -demese miydi?

2.

Yağmur yağıyor; incirler de ıslanıyor, üzümler de narlar da…

3.

‘Üzerinde yağmurdan başka hiçbir şey yoktu’ dizesi kimindi?

4.

Yağmur ve kaldırımlar ve yapraklar... Başka ne olsun ki?

5.

Bütün defterlerimi yağmura bırakmak istiyorum; bütün defterlerimi… Ki sonsuza dek mürekkep aksın yalnızlık ırmaklarım…

6.

Yağmur kuşları, Ada’nın hânendeleri…

7.

Köşelerden bir köşe beğendim; dilimde Sezai Karakoç’un ‘Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı/İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı’ mısraları…

8.

Kuru Kahveci’den çıktım, ıslandım; Necati Hoca’nın yanından ayrıldım, ıslandım; trenden indim, ıslandım; rüyâdan uyandım, ıslandım; şiirden çıktım, ıslandım; yağmur yağmadı, ıslandım… Ne olacak benim bu hâlim?

9.

Yağmura vedâ etmeyi bilen, herkese vedâ edebilir… 

10.

‘yapraklar, yağmurun teniyse eğer

sen o yaprağa beden-

sin ve tek değilsin’ dediydi Hilmi Yavuz kulağıma...

11.

Necip Fazıl’ın Trabzon’da yazdığı o muhteşem ‘Bu Yağmur’ şiiri:

Bu yağmur... Bu yağmur... Bu kıldan ince,

Öpüşten yumuşak yağan bu yağmur.

Bu yağmur... Bu yağmur... Bir gün dinince,

Aynalar yüzümü tanımaz olur.

Bu yağmur kanımı boğan bir iplik,

Tenimde acısız yatan bir bıçak,

Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,

Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Bu yağmur, delilik vehminden üstün,

Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.

Cinlerin beynimde yaptığı düğün

Sulardan, seslerden ve gecelerden.

12.

Fikret’in ‘Küçük, muttarid, muhteriz darbeler’i bana ben’i hatırlatıyor…

 13.

‘Kurumuş kirpiklerime bir yağmur gibi dökül’ (Turgut Uyar) ey sevgili!

14.

‘Uzanıp yatsam diyorum otların üstünde çırılçıplak

Tam öyle yapıyorum

Şimdi yağmuru seviyorum, şimdi yağmuru seviyorum, yağmuru seviyorum.’ 

Edip Cansever’i de seviyorum, yağmuru da.

15.

‘Yağmurun iyi ve doğru yağmadığını onlara anlat’ Oğuz…

16.

‘İyi ki bilmiyor kalabalıklar

Yağmura bakmayı cam arkasından’ değil mi Serhat?

17.

Şimdi Rilke gibi söyleyerek susma zamanıdır ey okur:

‘Sadece bir odacık isterdim (çatı arasındaki aydınlık odayı). Orada eski eşyalarımla, aile resimleriyle ve kitaplarla yaşardım. Ve bir koltuğum olurdu ve çiçekler ve köpekler ve taşlı yollar için kalın bir baston. Ve başka hiçbir şey. Yalnız fildişi renginde, sarımtırak deri ciltli, ilk sayfasında çiçekli eski bir resim bulunan bir defter: bu deftere yazardım. Çok şey yazardım, çünkü aklıma çok şeyler gelirdi ve pek çoklarına ait hâtıralarım olurdu. Ama Allah bilir niçin, böyle olmadı. Eski mobilyalarım, koymama müsaade ettikleri bir samanlıkta çürüyor; benimse, ah ey Tanrım, benimse üzerimde çatı yok ve yağmur gözlerimin içine yağıyor.’    

18.

Yağmur yağıyor, ıhlamur içiyorum, Dede’nin Ferahfezâ Âyini’ni dinliyorum; nerdeyim?

19.

Allah’ım, Sen beni yağmurunla temizle; benim gözyaşlarım kalbime yetiyor sadece…

Yorum Yaz