Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Doç. Dr. Güssün Güneş
gussun.gunes@marmara.edu.tr
Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü
Kütüphanecilik dünyası salgınla birlikte birçok değişim yaşadı. Bu değişimler sonucunda dijitalleşme konusunda bir hız kat etti. Marmara Üniversitesi kütüphane yönetimi, bu süreçte dijitalleşme konusunda çalışmalar var olduğu için kaynakların ulaşıma açılma konusunda hızlı adapte olundu. Ama çalışma ortamı değişikliği, arka planın yönetim süreci ise biraz zaman aldı.
Koranavirüs salgınının ilk başlarında fiziksel olarak mekânları kapattık ama arka planda kütüphaneciler iş süreçlerine devam etti. Bu süreçte aktif olarak rol alan meslek gruplarından bir tanesi kütüphaneciler oldu. Çünkü bizler dijital içeriğimizi ön plana çıkarmaya çalıştık. Kütüphaneciler olarak dijital içeriği yöneten ve dijital içeriğe en kolay adapte olan bilgi ve belge yönetimi uzmanlarıyız. Çünkü 2000’li yıllardan itibaren internet ve bilişim teknolojilerinin bize sunduğu veri tabanları yani elektronik kaynak imkânları var. Elektronik bilgi kaynağı yönetimi anlamında bizler uzun zamandır kullanıcılara kütüphanelerimiz üzerinden çok çeşitli elektronik kaynağını ulaştırıyoruz.
Salgın sürecinde biz dijital kütüphanecilik, dijital bilgi hizmetleri ve dijital kullanıcı hizmetleri anlamında moral ve motivasyonu arttırma konusunda iyi çalıştık. Hem moral hem de motivasyon anlamında “Sizleri özledik, eksik kalmayınız, sizlerin yanınızdayız, evde kalınız, maske takınız, maskesiz çıkmayınız” tarzında çok özel posterler hazırlandı. Diğer bir süreç ise “Elektronik kaynakları nasıl yönetebiliriz?” sorusu üzerine oldu. Dijital kaynakların en iyi şekilde aktarılması anlamında kullanıcılara dijital kaynaklar açıldı.
Her kütüphanenin sunacağı dijital hizmetler farklı
Tanıtımı kolaylaştıracak süreçler anlamında video çekmek ve uzaktan erişimi kolaylaştıracak süreçler anlamında “Nasıl erişebilirsiniz, nasıl kullanabilirsiniz?” tarzında yoğun online eğitimler yapıldı. Burada dijital kütüphaneleri değerlendirirken kullanıcı portföylerini de değerlendirmek gerekiyor. Aynı zamanda sunacağı hizmetler açısından kütüphane türlerini de değerlendirmek gerekiyor. Bir okul kütüphanesinin sunacağı dijital hizmetler ile bir araştırma kütüphanesinin sunacağı dijital hizmetler, bir halk kütüphanesinin ya da yerel yönetime bağlı kütüphanenin, belediye kütüphanesinin sunacağı hizmet çok farklı olabiliyor. Yani her kütüphanenin öğrenciye ulaşmada farklı çalışmaları var. Çünkü onlar da çevrim içi eğitime geçtiler. Yine onların da online eğitimle alakalı kaynak beklentileri mutlaka olmaktadır. Aynı şekilde bu dönemde halk kütüphanesinin yoğun bir şekilde kullanıcılara interaktif eğitimler verdiler.
Salgın sürecinde ve sonrasındaki süreçte üniversite kullanıcılarının akademik bilgi ihtiyacının karşılanması anlamında en avantajlı olan kütüphanelerin; dijital içeriği çok iyi sunan, bilgiyi en iyi sunan, bilgi kaynağına en hızlı şekilde yanıt veren ve bilgi kaynağını sağlayan, kullanıcı memnuniyetini artıranlar olduğunu söyleyebiliriz.
Çevrim içi eğitimler için Zoom’dan yararlanıldı. İlk olarak süre ve kişi kullanımı açısından sıkıntılar oldu. Sonrasında daha uzun süre katılım için izin verme ve kayıt yapılabilme üzerinden çevrim içi platformlar araştırıldı. Marmara Üniversitesi süreç içerisinde açık kaynak kodlu bir program hazırladı. Şu anda yoğun bir şekilde onu kullanıyoruz. Bu anlamda çözümler geliyor.
Öncesinde süreç yönetimi çok önemliydi. Bizler de süreci yönetmeyi öğrendik ve şu anda 4-5 çevrim içi platformu aynı anda yönetmeyi, kullanmayı ve bilgi aktarmayı öğrendik.
Kütüphaneciler olarak hızlı adapte oluyoruz
Bir meslek grubu olarak bilgi ve belgeyi hangi koşul olursa olsun ister affet, ister salgın durumu ya da ister olağanüstü bir durum olduğunda çok hızlı bir şekilde adapte olup yönetebilen bilgi ve becerisi olan bir meslek grubuyuz. Biz daha hızlı adapte oluyoruz. Çünkü işimiz bilişim, bilimi öğretmek ve teknolojiyi kullanmak.
Dijital dünya, yönetmemiz gereken birçok yeni kavramı getirdi. Mesela tarama teknolojilerine bakılırsa, on yıl önceki tarayıcılar ile bugünkü tarayıcılar çok farklı. Şu an cep telefonundan çok yüksek çözünürlükte tarama gerçekleştirilebiliyor. Dolayısıyla bizlerin bu dönemde yoğun dijitalleşmeyi yönetebilmek adına bu yeni donanımlara ve sistemlere de hazırlıklı olmamız gerekiyor. Burada "Neden kütüphaneleri dijitalleştirmek durumundayız?", ”Niye dijital içerik sunmalıyız?”, ”Dijital içeriği nereden sağlayacağız?” sorularına bakmamız gerekiyor.
Kullanıcılarımıza sunduğumuz dijital koleksiyonumuzun içeriği 400 milyon. Örneğin bir koleksiyon alındığında içerisinde 10 bin elektronik kitap oluyor. Bizim kullanıcıların bu içeriği etkin ve doğru kullanma oranlarını bilmemiz gerekiyor. Kullanıcıların ihtiyaç duyduğu bilgi ihtiyacını karşılamak anlamında bir koleksiyon oluşturma yöntemi ile hem koleksiyon hem de dijital koleksiyon yönetimine geçilmesi gerekiyor. Hepsini düşündüğümüzde bizim teknolojik donanım ve yazılım konusunda yeterli bilgi düzeyine sahip olmamız gerekiyor. Sonrasında ise hizmet sunma ve erişim konusunda yeterli bilgi düzeyine sahip olmamız gerekiyor ki toplumu anlayarak dijital içeriği üretelim, yönetelim ve sunalım.
Fiziksel kütüphanemizi özleyenler için sanal kütüphane turu anlamında “Bununla ilgili geleceğe yönelik ne çalışmalar olabilir?” diye düşündük. Bunu planlamak lâzım. Bu salgınlar olacak anlamında değil. Zaten fiziksel koşullar bizi buna zorluyor. Bunu müze anlamında düşündüğümüzde o eserleri tabii ki yüz yüze görmek ile sanal görmek aynı etkiyi vermeyecektir. Ama bir an önce fiziksel müzelerimizin ve fiziksel kütüphanelerimizin 360 derece sanal turlarını ya da sanal gerçeklik ile alakalı uygulamalarının ya da mobil uygulamalarının tamamlanıp kullanıcıya sunulması dijital içerik anlamında da önem kazandı.
Normal dönemde kütüphanemiz 7 gün 24 saat açıktı. Bu dönemde 7/24 çalışmayı kapattık ve kütüphanenin çalışma saatlerini düzenledik. Bu süreçte mümkün mertebe rezervasyon sistemine geçildi. Kütüphaneye gelmek için , çevrim içi rezervasyon yapılıyor. Bu dönemde personel de evden çalışmayı tecrübe etti. Edinilen bu tecrübenin yorucu tarafları oldu. Birçoğunu süreç içerisinde normalize ettik ama arka planda bizim ön görmediğimiz şeyler de yaşandı. Bunları da deneyimleme şansımız oldu.
Hareket planı oluşturmamız gerekiyor
Dijital kütüphaneler burada yepyeni bir boyut ve roller kazandı. Dijital kütüphanecilik süreçlerinde çok fazla iş düştü. Geleceği de çok iyi planlamak lâzım. Çünkü gelecek dijital… Kütüphanenin; kullanıcı alışkanlıklarını, hizmet alışkanlıklarını, koleksiyon alışkanlıklarını ve içeriğini, binası ile ilgili tutum ve davranışlarımızı yeniden kurgulamak lâzım. Aynı şekilde teknolojiyi özümseyip adapte edip sunmamız gerekiyor. Bu anlamda geleceğe de hazırlanmak lâzım. Belki yeni platformların öğretiminde belki de yeni ürünlerin çıkmasında yine bize etkin roller düşecek. Bundan sonraki süreci de planlamamız lâzım. Yani sosyolojik ve kültürel açıdan yansımalarına bakmak lâzım. Buradan elde edilecek bilgiler doğrultusunda yeni eylem planlarımızı da gerçekleştirmemiz gerekiyor. Buna da hazırlıklı olmak gerekiyor. Bundan sonraki süreçte ise gelecekte bizi neyin beklediğini tahmin etmemiz lâzım. Artık öngörülerimizi biliyoruz ama hareket planı oluşturmamız gerekiyor. Bunu da düşünerek çalışmalarımıza devam etmemiz lâzım.
Yorum Yaz