Hiç koridor özlenir mi!

Köşe Yazıları Güncel

Depremzedeler için Önsen Mahallesi’nde inşa edilen toplu konut alanına yaklaşıyoruz. Navigasyon henüz yapım aşamasındaki yollarda adresi bulmakta zorlanıyor. İşçilere, gideceğimiz siteyi soruyoruz. Toprak yolda tozu dumana katan aracımız, Kahramanmaraş’ı karşı tepeden gören bir sokağa varıyor. İş makinelerinin seslerine, top oynayan çocukların gülüşleri karışıyor. Onların oyunlarına basın mensubu arkadaşlarım da katılıyor. Ziyaret edeceğimiz TOKİ’nin karşısına geçip, henüz üç dört ailenin yerleştiği binayı izliyorum. Bir kadın, balkonuna astığı çamaşırları topluyor. Başka bir kadın, balkonunda küçücük saksılarda marul yetiştirmiş. Göz hizamdaki ilk balkonda bir aile çay içiyor. Beni fark ettiklerinde selamlaşıyoruz. Bazı şeylerin hiç geçmeyeceğini bildiğim halde, geçmiş olsun, diyorum. Sağ olasın, cevabını verirken titreyen sesleriyle sanki “6 Şubat’a rağmen hayata devam ediyoruz bunu asla unutmayın!” diyorlar. O an deprem şehirlerine her geldiğimde mırıldandığım Onat Kutlar’ın mısraları düşüyor dilime:

“Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin unutmamak için çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz.”

İçimden, gündelik hayatın basit rutinlerine dönmüş olmaları ne kadar kıymetli, diyorum. O sırada kapının önünde bir hareketlenme oluyor. Geçtiğimiz yıl konteyner kentte tanıştığımız abla değil mi bu? “Bir sonraki gelişinizde sizi evimde ağırlamak nasip olsun.” diye dua etmişti. Derken, Fatma Ardıç bizi görüyor. Kırk yıllık kardeşlerini kucaklar gibi koşup sımsıkı sarılıyor. Heyecanla, “Duam kabul oldu!” diyor. Evine çıktığımızda üç kızı da bizi gülümseyerek karşılıyor. Bu çocuklar bir yıl önce hiç gülmüyordu. Yüzlerinde öyle donuk bir ifade vardı ki! Şükür ki şimdi o ifade kaybolmuş. Geçen yıl tüm uğraşlarımıza rağmen bizimle iletişim kurmak istemeyen ufaklık, bu yıl elimizden tutup yeni evlerini gezdiriyor. Onların mutluluğuyla gözlerimiz doluyor. Fatma Ardıç, şaşkına dönmüş halde “Hiç koridor özlenir mi!” diyor. Ve anlatmaya başlıyor: “Bir evin, en çok koridorunu özleyeceğim aklıma gelmezdi. Bu koridordan odalara gidip gelirken, tek göz konteynerlerde evlerine kavuşmayı bekleyenlere dua ediyorum.” En kısa zamanda herkesin evine yerleşmesi için yine dua ediyor, biz de canıgönülden “Âmin!” diyoruz. Şimdi onun kabul olmuş duasının tam da içindeyken, bu şehre yeniden geldiğimizde herkesin evlerinde oturmaya başlayacağına yürekten inanıyoruz.

Bugün, Fatma Ardıç’ın bambaşka bir heyecanı daha var. Birazdan, Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, ona yeni evinde misafir olacak. Ve beklenen misafir tüm samimiyetiyle geliyor. Sımsıcak bir karşılamadan sonra, çocuklar hediyelerini açmak için odalarına geçiyor. Anneleri, depremden iki ay önce satın aldıkları evlerinin yıkılmasıyla, enkaza dönen hayatını anlatıyor. Bir gün çadırkentte duyduğum kahve kokusunu takip ettim ve KADEM ile tanıştım, diyor. Orada aldığı psikolojik desteğin ve meslek edindirme kurslarının kendisini iyileştirdiğini söylüyor.

Onlar sohbetlerine devam ederken kahve kokuları arasında evden ayrılıyoruz. Aracımız, 6 Şubat’tan sonra sayısız kahve içtiğim bir diğer deprem şehrine, Adıyaman’a doğru yol alıyor.

Kübra KURUALİ
Kübra KURUALİ

Medyada çalışmaya henüz İletişim Fakültesi öğrencisiyken 2004 yılında Kanal7 Haber’de stajyer olarak başladım. Mezuniyetimle birlikte Haber7 ve Ülke TV’de editör ve kurgu editörü olarak devam ettim. 2 ...

Yorum Yaz