O Hep Kadınları Anlattı

PORTRE Özcan ÜNLÜ Hülya Koçyiğit, Türk sinemasının gelmiş geçmiş en başarılı kadın oyuncularından biri. 1963’te, henüz 16 yaşında iken adımını attığı Yeşilçam’da yaklaşık 155 filmde başrol oynadı. Sinemamızın yarım asrına damga vurmuş aktörlerle aynı projede kamera karşısına geçti. Melodramlar da dahil bütün filmlerinde kadınlarımızı bütün halleriyle oynamayı başardı. Gülşah, Kurbağalar, Firar, Susuz Yaz, Derman, Gelin, Hıçkırık, Sev Kardeşim, Kınalı Yapıncak, Almanya Acı Vatan, Zeyno, Zehra, Beklenen Şarkı, Hırçın Kadın ve daha onlarcası… Bir söyleşisinde diyor ki: “Canlandırdığım karakterlerin hepsi gerçek hayattan birer tanıdığımız ya da göz ardı ettiğimiz, mutlaka seslerini duymamız gereken kadınlardı" diyor. O, HÜLYA KOÇYİĞİT… Sinemaya girdiği 1963’ten bu yana kendine özgü tavrı, duruşu, oyunculuk yeteneği ve çabasıyla her dönem adından söz ettiren Koçyiğit, doğrudan söylemek gerekirse, dalsız-budaksız bir sanatçı olarak bugünlere geldi. Bunun sebebi, sadece işini yapması, ailesine değer verip sahip çıkması, peşinden kameraları koşturmaması ve ülke için derdi olması ve bu dertle ‘cidden’ dertlenmesi… Döneme, devire, adama göre şekle girmeyen Hülya Koçyiğit’in ‘derdi’ bazılarınca menfaat veya hırs olarak görünse de bunun böyle olmadığı ortada. Çünkü onlarca filmde başrol oynamış, iyi kazanmış, sinemaya adım attığı günden bugüne popüler duruşundan zerre geri düşmemiş bir isim olarak bu iddiaları zaten çürütür. Rüzgar gülü olmadığını ispat etmiştir. GERÇEK KARAKTERLER “Ne iş olsa yaparım” dememiştir hiçbir zaman… Seçmiştir; senaryoyu, yönetmeni, oyuncu arkadaşlarını seçerek var olmuştur. Bir kariyer planlaması olarak değil, “dert” olarak kadını ve kadın meselelerini kamuoyunun dikkatine sunmak için kendi kendine her zaman kadını ön plana çıkaracak projelerde yer almıştır. Oynadığı kadın karakterlerin çok azı ‘beyaz’dır. Sorunlu kadınları, kırsalda yaşayan kadınları, ezilen kadınları, bir mesleği olup da sorun yaşayan kadınları oynamıştır. Gülşah Film’i kurmasının nedeni olarak da bu hassasiyetini gösterir. İster ki, bu konuyu gündeme getirdiğinde kendisini eleştirenlere kulak asmadan ‘kadın meselesi’ üzerine yoğunlaşmaktır. “Varlığını ve sinemanın etkisini” bu yönde konumlandırır. Bu projeler ona ulusal ve uluslararası ödüller getirir -ki bunun sebebini, “canlandırdığım karakterlerin hemen hepsi gerçek hayattan birer tanıdığımız ya da göz ardı ettiğimi, mutlaka seslerini duymamız gereken kadınlardı” diye açıklar… Fakat Hülya Hanım’a bu itibarı getiren en önemli sebep, kimliğini koruyarak var olmayı başarabilmiş olmasıdır. Döneminin bazı isimleri gibi senaryolarını, demolarını koltuğunun altına tutuşturup Batıdan medet ummamıştır, uluslararası sinema fonlarının kapısında yatmamıştır. Her şerefli Türk sanatçısı gibi davranmış ve kazanmıştır. Bu istikrarı / seçimi, birlikte çalıştığı yönetmenlere, oyuncu arkadaşlarına ve teknik ekibe de sirayet etmiştir: “Sinemanın ne kadar önemli bir dil olduğunu, sinemada Türk kimliğini koruyarak medeni dünyada da var olunabileceğini bana ustalarım gösterdiler.” BALE, MÜZİK, TİYATRO… Hülya Koçyiğit, doğuştan İstanbullu (Kuzguncuk-Üsküdar)… Doğduğunda (1947) annesi 16, babası 22 yaşındadır. Feryal ve Nilüfer diğer kardeşleridir. Yaşı büyütülerek okula kaydı yaptırılır. Daha ilkokulda sürekli dans eden, şarkı söyleyen bir çocuktur. Müzik öğretmeninin dikkatinden kaçmayan bu özelliği onun sanat yolunda adım atmasına vesile olur. Henüz ilkokul birinci sınıftadır. O yıllarda ünlü Medrano Sirki İstanbul’a gelmiştir. Sınıfıyla birlikte sirke götürülür. Koçyiğit, gösterinin tam ortasında bir anda kendini sahnede bulur ve dans etmeye başlar. Annesinin bir arkadaşının dikkatiyle Ankara Devlet Konservatuvarı’nın bale bölümü sınavlarına girmesi sağlanır. 310 çocuk ilk dokuza girmek için ter döker. Piyano eşliğinde dans eden 9 başarılı öğrenci arasında Hülya Koçyigit de vardır fakat okul Ankara’da olduğu için babası izin vermemez. Fakat evin gündemi bu başarı olmuş, baba daha fazla dayanamamış ve minik Hülya annesiyle birlikte Ankara’ya gönderilmiştir. Bale bölümünün en küçük (7 yaşında) kızı olan Hülya yatılı okuyacaktır. Hem ilkokula hem de konservatuvara gitmektedir. Üçüncü ders yılında babası tarafından Ankara'ya gönderilmez. İstanbul’da bir okul arayışına başlanmıştır ve nihayet İstanbul Atatürk Kız Lisesi’ne kaydı yaptırılır. Ardından da diğer kardeşleriyle birlikte İstanbul Şehir Tiyatroları’na girer. Okul, bale ve tiyatro derken piyano, müzik öğretmeninden ise müzik dersleri almaya başlamıştır. Daha o yaşlarda popüler bir çocuktur. Gösterilerde mutlaka rol verilir. MUHSİN ERTUĞRUL EL VERDİ Şehir Tiyatroları’nın ‘kaptanı’ Muhsin Ertuğrul, Hülya’nın başarılarından haberdar olmuştur. Tiyatronun genel sanat yönetmenine ondan söz eder. Bir görüşme ayarlanır. Muhsin Ertuğrul, “Ankara Devlet Konservatuvarı iyidir. Kızımızın oraya gitmesi münasiptir” deyince, tekrar Ankara’ yollarına düşer. Artık adı duyulmaya başlanmıştır. Ancak kamera ile ilk kez o değil, kardeşi Nilüfer tanışmıştır. Kardeşinin oynadığı “Bir Yetim Hasreti” filminin setinde Gülistan Güzey’le tanışmıştır. Yine kardeşinin bir film setinde büyük yönetmen Metin Erksan’ın elini sıkmıştır. “Susuz Yaz” filmi için Hülya Koçyiğit önerildiğinde, Erksan’ın “Yaşı küçük” dediği kayıtlarda yer alır fakat rolü alır. Memduh Ün de aynı gerekçeyle onu önce kamera önüne çıkarmamıştır ancak sonra oynatmıştır. Dönemin popüler sinema ve müzik dergisi Ses dergisi bir yarışma düzenlemektedir. Adı, Metin Erksan tarafından yarışmacılar listesine yazdırılır. Birinci olacak altı kişi ile altı filmde oynaması için sözleşme imzalanacaktır. Hülya Koçyiğit derginin bürosuna babasıyla gider. Fotoğraflar çekilir ve ilk elemeyi kazanır. İkinci aşama yetenek sınavıdır ve onu da kazanır. Kadın yarışmacılar arasında birinci Ajda Pekkan, ikinci ise Hülya Koçyiğit olmuştur. Erkek kategorisinin birincisi Ediz Hun olmuştur. ‘YENİ YILDIZ DOĞUYOR’ Ve sinema… Hülya Koçyiğit artık kamera önündedir. Film çekimlerine gidip gelirken derslerini aksatmaktadır. Sınıf arkadaşı Salih Güney’in ısrarlarına rağmen tercihi yapmıştır; okulu bırakıp, sinemaya devam edecektir. 1964’te “Susuz Yaz” filmi o kadar büyük ilgi görmüştür ki, gazeteler “yeni bir yıldız doğuyor” manşetleri atmaktadır. Berlin ve Meksika’dan büyük ödüllerle dönmüştür film… Hemen bir yıl sonra, 1964’te tam 15, 1965’te 16 ve ardından gelen yıllarda yine birçok filmde başrol oynamıştır. Bu başarı Hülya Koçyiğit’i Sadri Alışık, Ayhan Işık, Fikret Hakan, Tarık Akan, Cüneyt Arkın gibi usta isimlerle aynı projelerde buluşturmuştur. İsimleri unutulmaya yüz tutmak üzere iken Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand, Esat Mahmut Karakurt, Peride Celal gibi edebiyatın usta isimlerinin romanlarının sinemaya uyarlanması konusunda öncülük ettiğini de belirtmek gerek… Birkaç filmde canlandırdığı “Kezban” karakteri üzerine yapışacak korkusu yaşarken öylesine usta işi projelerle izleyici karşısına çıkmıştır ki, her filminde kendini yenilemeyi başarmıştır. 1980’li yıllarda televizyon ekranlarına da çıkmaya başlamıştır. TRT’deki “Hanımlar Sizler İçin” projesinin altında Nezihe Araz ve Selim İleri gibi iki usta ismin imzası da vardır. İki saatlik programda kadınlığın bütün hallerini eğitici ve güldürücü biçimleriyle yansıtmıştır. Sonra özel kanallarda da bazı programlar yapmıştır. TELEVİZYON DENEYİMİ Cihan Ünal’la başrolü paylaştığı “Nisan Yağmuru”, Erdal Özyağcılar ile “Mihriban”, Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik ve Nevra Serezli ile birlikte “Altın Kızlar” dizileriyle sevenlerinin karşısına geçmiştir. Kıyısından köşesinden siyasete ve şarkıcı olarak sahnelere bulaşmış olsa da bu iki konuda başarılı olamamıştır. Bu konudaki varlığını fikir üreterek, ürettiği fikirleri siyasilerle paylaşarak var kılmıştır. Hülya Koçyiğit, o dönemlerin usta futbolcularından Selim Soydan ile henüz 20 yaşında iken (1968) evlenmiştir. Tek evladı Gülşah genç yaşta onu annelikle tanıştırmıştır. BAZI ÖDÜLLERİ 1964 Yılın Kadın Oyuncusu (Turizm Bakanlığı) 1964 Yılın Kadını (Türk Kadınlar Birliği) 1969 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Cemile) 1972 Altın Koza En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Zehra) 1973 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Tanrı Misafiri) 1987 Nantes Film Festivali (Fransa) En Başarılı Kadın Oyuncu (Kurbağalar) 1988 Amiens Film Festivali (Fransa) En İyi Kadın Oyuncu (Bez Bebek) 1990 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Karılar Koğuşu) Altın Portakal Yaşam Boyu Başarı Ödülü Altın Koza Yaşam Boyu Başarı Ödülü İstanbul Film Festivali Onur Ödülü Ankara Film Festivali Onur Ödülü Uçan Süpürge Film Festivali Onur Ödülü 2012 Engelsiz Yaşam Vakfı, Yaşam Boyu Meslek ve Onur Ödülü BAZI ÖNEMLİ FİLMLERİ 1963 Susuz Yaz Genç Kızlar 1964 Adalardan Bir Yar Gelir Ahtapotun Kolları Aslan Marka Nihat Ayşecik Çıtı Pıtı Kız Döner Ayna Hepimiz Kardeşiz Katilin Kızı Kavga Var Keşanlı Son Tren Taşralı Kız Vurun Kahpeye 1965 Aşk ve İntikam Dudaktan Kalbe Hıçkırık Hülya İki Yavrucak Nazar Değmez İnşallah Posta Güvercini Sevgili Öğretmenim Sevgim ve Gururum Tehlikeli Adımlar Yalancı Yıldızların Altında 1966 Aşk Mücadelesi Denizciler Geliyor Dertli Gönüller İntikam Ateşi Karanlıklar Meleği Kaderde Birleşenler O Kadın Ölmek mi Yaşamak mı? Seni Seviyorum Siyahlı Kadın Vahşi Sevda Yiğit Yaralı Olur 1967 Deli Fişekler Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Gül Ağacı Kardeş Kavgası Ringo Gestapoya Karşı Parmaklıkların Arkasından Samanyolu Seni Affedemem Söyleyin Genç Kızlara Yağmur Çiselerken Üvey Ana Yanık Kalpler Yaralı Kuş 1968 Cemile Hicran Gecesi Funda Dağları Bekleyen Kız Kırmızı Fener Sokağı Kara Sevda Sevemez Kimse Seni Kezban Sarmaşık Gülleri Sus Kimseler Duymasın Yalan Yıllar 1969 Boş Çerçeve Ölmüş Bir Kadının Mektupları Kınalı Yapıncak Kızıl Vazo Kızım ve Ben Uykusuz Geceler Yarın Başka Bir Gündür 1970 Güller ve Dikenler Kezban Roma’da Kalbimin Efendisi Saadet Güneşi Seven Ne Yapmaz Söz Müdafaanın Yaralı Ceylan Zeyno 1971 Adını Anmayacağım Bebek Gibi Maşallah Beklenen Şarkı Bütün Anneler Melektir Kezban Paris’te Senede Bir Gün Severek Ayrılalım Sezercik Yavrum Benim Son Hıçkırık Yağmur Yarın Ağlayacağım 1972 Azat Kuşu Gökçe Çiçek Kaderimin Oyunu Sev Kardeşim Sezercik Aslan Parçası Zehra 1973 Düğün Hayat Bayram Olsa Gelin İki Bin Yılın Sevgisi Rabia Siyah Gelinlik 1974 Çirkin Dünya Diriliş Diyet El Kapısı 1975 Bir Araya Gelemeyiz Gülşah İşte Hayat 1976 Gülşah Küçük Anne Şoför 1977 Sensiz Yaşayamam İstasyon 1978 Evlidir Ne Yapsa Yeridir 1979 Almanya Acı Vatan 1981 Herhangi Bir Kadın 1982 Gazap Rüzgarı 1983 Derman 1984 Firar Yavrularım 1985 Kurbağalar 1986 Dikenli Yol 1987 Bez Bebek 1988 Gece Dansı Tutsakları Pononte Fener 1989 Hiçbir Gece Karılar Koğuşu 1991 Bir Kadın 2001 Şelale 2003 Hababam Sınıfı Merhaba 2007 Hicran Sokağı
Yorum Yaz