Ömrünü Vakfetmiş Bir İnsan: Fethi Gemuhluoğlu

PORTRE

Birkaç yıl önce, Elazığ’ın Ağın ilçesine bir ziyaret gerçekleştirmiştik. Keban’dan Ağın’a doğru yol alırken Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Fethi Gemuhluoğlu, Ahmet Kabaklı gibi Elazığ’ın bu millete armağan ettiği isimlere dair hatıralar ve hatırlamalar eşliğinde vardık bu küçük ama şirin beldeye. Bilal Kemikli, Şerif Aydemir, Abdülkadir Emeksiz, Ali Gemuhluoğlu ve daha başka dostlarla buram buram tarih kokan sokakları gezerken ismini zikrettiğim zatların bu topraklardan çıkmalarının hiç de tesadüf olmadığını düşündüm.

Bir program için orada idik ama ben Fethi Ağabeyin köyünü görmek için bahaneler üretiyordum sürekli; “programa kadar ne yapacağız?”, “gidip Gemuhu’yu görsek”… Benimle aynı duyguyu paylaşan dostlarla yola çıktık. Sabahın erken saatleri. Gemuhu ya da Gemuhlu Köyüne yaklaştıkça görkemli Fethi Gemuhluoğlu’nun ailesine ait muhteşem bir mirasla karşılaşacağım ümidim giderek yerini hüzne bıraktı. Çünkü aradan yıllar geçmiş. Köy boşalmış. Evler nerede ise yıkılmış. Koca taş yığınları arasında birkaç duvar döküntüsü… Fakat bu hüzün, birkaç saat içinde, köylünün dere boyuna açtığı yerel tatlarla şenlendirdiği kahvaltı sofrasında neşeye ve duaya bıraktı yerini…

Her Şey ‘Dostluk Üzerine’

Fethi Gemuhluoğlu, soyadından da anlaşıldığı gibi Gemuhlulu bir ailenin evladı. 1922 yılında İstanbul’da (Göztepe) dünyaya gözlerini açmış olsa da atalarının toprağı Gemuhu’ya karşı her zaman gönül bağını kavi tutmuştur. İstanbul’da dünyaya gelmesine, hukuk fakültesinde okumasına ve dönemin entelektüel çevresi içinde hatırı sayılır bir yer edinmesine rağmen mahalli şivesini kaybetmemiştir. Bu da genetik kodlarına ne kadar bağlı olduğunu gösterir.

İlk gençliğimizden itibaren başucu kitabımız olan, aslında bir konferans metninin deşifresinden oluşan “Dostluk Üzerine” isimli kitapçık belki bugüne kadar milyonlarca okura ulaşmıştır. Sadece ulaşmakla kalmamış, defalarca okunmuştur. Bu metnin bu denli güçlü olmasının sebebi, çoktan unutulmaya başlamış büyük bir ruh ve gönül dünyasının kapılarını sonuna kadar açmış olmasıdır.

Gemuhluoğlu’nun bu gücünü, bu gücün şifresini yakın dostlarından Prof. Dr. Muharrem Ergin, şöyle tarif eder:

“Fethi’yi Fethi yapan nokta, Fethi’nin ailesi ve yetiştiği çevredir… Göztepe’deki ev Fethi’yi Fethi yapan unsurlardan biridir. Öyle ki duvarı yola, doğrudan doğruya yola bitişiktir. Arada en küçük bir mesafe yoktur. Duvarın bir tarafında bir kalabalık, gürültü fakat öte tarafında inanılmaz bir sükûn var idi. Bu Fethi’nin hayat aynasıdır, mekân olarak Fethi’de rolü olan bir unsurdur.”

Hep en öndedir

Henüz 13 yaşında iken, Necip Fazıl Kısakürek’in “Bir Adam Yaratmak” piyesini evin çatı katında tek başına oynamaya kalkışır. Ailesi tarafından ‘cins’ bir çocuk olarak kabul edilse de bu yaptığı onları da çok şaşırtmıştır. Bu olayı kendisi yıllar sonra, “Beni çıldırıyor sanmışlardı” diyerek hatırlar tebessümle…

Heyecanlı bir genç olmuştur. Kültür çevrelerinde ve o yılların en etkin sivil toplum teşkilatlarındaki faaliyetlerin neredeyse tamamına katılmaya çalışmıştır. Dönemin neredeyse bütün gençlik faaliyetlerinde görülür. Bir kısmında en öndedir ve hatiptir. Etkileyici konuşması sadece hitabetinin gücü ile açıklanamaz bilgi birikimi ve beslendiği kaynaklarla yolunu açmıştır. Küllük, Milliyetçiler Derneği, Türk Kültür Ocağı Derneği’nin her toplantısında vardır.

Bir anekdot: Eminönü Halkevi’nde Kopenhag’daki “Dünya Devleti Fikri Konferansı”nı anlatan Ahmet Emin Yalman ve Hamdullah Suphi Tanrıöver’in sözlerine karşı çıkma cesaretini göstermiştir. Ayağa fırlayarak, “Siz bir hafta önce milliyetςiliği şu şekilde tarif ediyordunuz. Din diyordunuz, dil diyordunuz, tarih diyordunuz, ülkü diyordunuz, vatan diyordunuz!” diyerek Tanrıöver’e tepki göstermiştir.

Gençliğin önderi

Bu mücadeleci ve aksiyon dolu hayatı sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin neredeyse tamamında ilgiyle takip edilir ve hatta Moskova Radyosu ve Bizim Radyo tarafından hedef gösterilir.

Öğretmenlik yapar. Sırasıyla İstanbul Spor ve Sergi Sarayı Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Basın Müşavirliği görevlerinde bulunur. 1969 yılından itibaren ise kurucusu olduğu Türk Petrol Vakfı’nın Genel Sekreterliği, Aydınlar Ocağı ile Türk Edebiyatı Cemiyeti’nin İstişare Kurulu ve Anadolu Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği yapar. Bu sırada birçok hayır kurumu ve vakfın da yöneticiliğini yapar. Çevresinde gençlerden oluşan bir halka vardır. Karakteri, bilgisi, hitabeti, olaylara yaklaşımı ile herkesin gönlüne girmeyi başarır.

En dikkat çekici eylemi Mareşal Fevzi Çakmak’ın 10 Nisan 1950’de vefat ettiğinde takındığı tavırdır. Paşa vefat etmiştir ama dönemin tek yayın organı olan radyoda, neşeli şarkılar ve oyun havaları çalınmaktadır. Arkadaşları ile bu umursamazlığı protesto ederler. Harbiye’deki Ordu Komutanlığı’na giderek, gönderdeki bayrağı yarıya indirirler. Beyazıt Camii'ndeki cenaze namazı sonrasında da mareşalin tabutunu resmi makamlara teslim etmeyip, öncülük ettiği gençlerle birlikte cenazeyi omuzlar üzerinde Eyüp Sultan'a kadar götürürler. Bu isimler arasında sonraki yıllarda bu ülkenin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal da vardır.

İlle de tasavvuf

Dr. Emine Suzan Hanım'la 1959’da yaptığı evliliğinden Mehmet Ali ile Veli Selman adında iki çocuğu dünyaya geldi…

Fethi Gemuhluoğlu’nun yazıları birçok dergi ve gazetede yayımlandı. Yeşilada, Arapgir Postası, Türk Yurdu, Düşünen Adam Mecmuası, Yeni Sabah, Göldağı, Serdengeçti bunlardan birkaçı… Sanat, siyaset, adalet, ahlak, eğitim, tasavvuf ve tarih konuları onun yazılarının ana merkezini oluşturdu. “Gemuhluoğlu, hayatı boyunca tasavvufun riya ve şöhretten uzak durmayı telkin eden anlayışına bağlı kalarak, birbirinden uzak çevrelerden edindiği çok sayıda dostuna hiçbir çıkar endişesi gözetmeden yaklaşmanın ve insanlık adına çalışmanın önemini telkin etti.”

Halvetiyye tarikatının Şabaniyye koluna mensup olan Gemuhluoğlu, bütün şahsiyetini bu terbiye ile tamamladı. Sevgi ve dostluk onun üzerinde en çok durduğu kavramlardı. Bu iki kavramın İslam’a ve insana hizmet ettiğini vurguladı. Sohbetlerinde sık sık tasavvuf kültüründen örnekler, hikmetler verdi.

O bir ‘fikir sakası’

Prof. Dr. Cahit Tanyol’un ifadesiyle, “Onun kitabında sağ-sol, inkılap-irtica diye kavramlar yoktu. O, bu kutuplaşmanın üzerinde insanlara bakmasını bilirdi.”

Şair İsmet Özel’e göre ise Gemuhluoğlu, “Bize kendi kuşağı içinde en sağlam çizgiyi aktarabilenlerdendir. Nefis putuna karşı amansız bir mücadele verip, bu savaştan galip çıkan biridir.”

Necip Fazıl’a göre “fikir sakası”, Cahit Zarifoğlu’na göre ise “Bu çürümüş, kokmaya yüz tutmuş dünyada bize bir Fethi Gemuhluoğlu lazım”dır.

Necip Fazıl’ın “Babıali”, Cahit Zarifoğlu’nun “Yaşamak” kitaplarında Fethi Gemuhluoğlu özel bir yer tutmaktadır. Ona bağlılığını “Bağlanma” kitabıyla müstakilen dile getiren şair Nuri Pakdil de hayır ve rahmetle yad edilmelidir.

Arapkirli bir Türkmen ailenin evladı olan Fethi Gemuhluoğlu, 5 Ekim 1977’de, bir çarşamba günü, henüz 55 yaşında iken vefat etmiştir. Vefatının ertesi günü Fatih Camii avlusunda, aralarında bakan, milletvekili, vali, ilim insanları, şairler, gazeteciler, yazarlar, din görevlileri, yetiştirdiği gençler ve binlerce vatan evladının katıldığı büyük bir kalabalığın iştirak ettiği cenaze namazının ardından Sahrayıcedid Mezarlığında sırlanmıştır.

Yorum Yaz