“Müzik, gölge gibi hep yanı başımdaydı”

/
14 dakikada okunur

Film müziği bestecisi Ali Saran, Litros Sanat’ın yeni sayısında sorularımızı yanıtladı: “Çocukluğumda basit melodiler uydurup küçük besteler yapmaya çalışırdım. Kafamın içinde çalan sesler bu yaşıma kadar hep var oldu. Tıpkı bazen uzayıp bazen kısalan, fakat ışık olduğu sürece hep bizi takip eden gölge gibi müzik de hep benim yanı başımda oldu. Film müziği besteciliğine olan ilgim ise yönetmen arkadaşlarımın kısa filmlerine yaptığım denemelerle başladı. Başlarda amatör bir ilgiden ibaret olan bu çalışmalar zamanla ciddi prodüksiyonlarla devam etti.”

Film müziği bestecisi Ali Saran, Litros Sanat’ın yeni sayısında konuğumuz oldu ve hem kendisine hem de film müziği besteciliğine dair sorularımıza içtenlikle yanıtlar verdi. Birçok film, dizi ve belgeselin müziklerini yapan Saran işini tutkuyla ve büyük bir başarıyla icra edenlerden… Sohbetimize geçmeden önce onu daha yakından tanıyalım: “1984 Eskişehir doğumluyum. Küçük yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladım. O zamanlar ileride mesleğimin müzisyenlik olacağına dair hiçbir fikrim yoktu. Amatör bir ilgi ile başladığım bu süreç üniversite yıllarından itibaren mesleğim haline geldi. Başlarda sahne ve stüdyo müzisyenliği, aranjörlük ve hatta eğitmenlik gibi sektörün pek çok alanında çalıştım. Son on beş yıldır ise film müziği alanında çalışmalarıma devam ediyorum.”

Başlarda amatör bir ilgiydi

Müzik sizin için ne demek? Müzik ne zamandır müzik hayatınızda ve film müziği yapmaya ne zaman başladınız?

Çocukluğumda basit melodiler uydurup küçük besteler yapmaya çalışırdım. Kafamın içinde çalan sesler bu yaşıma kadar hep var oldu. Tıpkı bazen uzayıp bazen kısalan, fakat ışık olduğu sürece hep bizi takip eden gölge gibi müzik de hep benim yanı başımda oldu. Film müziği besteciliğine olan ilgim ise yönetmen arkadaşlarımın kısa filmlerine yaptığım denemelerle başladı. Başlarda amatör bir ilgiden ibaret olan bu çalışmalar zamanla ciddi prodüksiyonlarla devam etti. Bu süreçte film müziği besteciliğinin kendimi en rahat hissettiğim alan olduğunu fark ettim.

Kendi müzik tarzınızı ve üslubunuzu nasıl tanımlarsınız?

Enstrüman çalmaya başlamadan önce yani henüz 9-10 yaşlarında makam müziğine karşı büyük bir ilgim vardı fakat müzik yapmaya gitar ile başladım. Yani başlarda Batı müziği eğitimi aldım. Sonrasında perdesiz gitar ile devam ettim. Yüksek lisansta ise Türk musikisi bölümünde okudum ve burada yardımcı enstrümanım ud oldu. Dolayısıyla hem batı müziği hem de geleneksel müzik üzerine eğitim aldım. Bunun en çok faydasını gördüğüm tarafı beste yaparken daha geniş bir yelpaze sağlıyor olması. Çünkü film müziği gibi türler ve formlar üstü bir alanda çalışıyorsanız farklı müzik kültürlerine karşı çok açık fikirli olmanız gerekiyor. Halen pek çok kişi için tabu gibi görülen bu tür/tarz konusuna doğu-batı arasındaki bir gerilim gibi değil de kültürel bir zenginlik olarak bakmanın daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum. 

  Türden çok filmin kalitesini önemsiyorum

En çok ne tür filmlere müzikler yaparken keyif alıyorsunuz?

Şimdiye kadar dram, savaş, komedi, aile, animasyon ve korku gibi pek çok farklı türde film için müzik yaptım. Hepsi benim için heyecan verici oldu. Zaten film müziği besteciliğine yönelmemi sağlayan en büyük meselenin de bu çeşitlilik olduğunu ve farklı türlerde filmler ile çalışmanın büyük şans olduğunu düşünüyorum. Açıkçası türden çok filmin kalitesini önemsiyorum. 

Katkımız yönetmenin dünyasını desteklemek

Bir filme ya da diziye müzik yapmadan önce asgari olarak o proje hakkında neleri bilmek, öğrenmek veya görmek istiyorsunuz?

Bu konuda besteciler arasında farklı görüşler mevcut. Bazıları müzik üretmeye başlamak için filmin bitmiş halini görmek isteseler de ben konuya henüz senaryo aşamasında dahil olmayı daha uygun buluyorum. Elbette bunun da dezavantajları oluyor. Henüz ortada bir şey yokken senaryoyu okuyunca sizin hayalinizde canlanan filmle yönetmenin çektiği arasında çok fark olabiliyor. Bu sebeple senaryo aşamasında dahil olduğum bir projede yönetmenin aklındakini öğrenebilmek için mekân ve oyuncu seçiminden kullanılacak renk paletine kadar pek çok soru sormam gerekiyor. Yönetmen tarafından örnek gösterilen referanslarda çok yardımcı oluyor. Esas olarak bizim besteci olarak filme olan katkımız yönetmenin kurgulamak istediği dünyanın oluşumunu desteklemek. Sinema sanatında kullanılan müziği ayrı bir sanat dalı gibi değil de dekor, kostüm veya ışık gibi atmosferin kurulumuna yardımcı olan elemanlardan biri gibi görüyorum. Bu sebeple yönetmenin yönlendirmeleri çok önemli oluyor. 

Bu zamana kadar kaç projeye müzik yaptınız? 

Film müziği besteciliği mesleği temelde sinema sanatı ile ilişkili olsa da bunun yanında belgesel, dizi, bilgisayar oyunu ve reklam gibi görsel medyanın pek çok alanında çalışma fırsatı sunuyor. Tam olarak saymadım ama 10’dan fazla sinema filmi, yüzlerce bölümlük belgesel serileri, birkaç televizyon dizisi, pek çok reklam ve 4 adet bilgisayar oyununa müzik yaptım. Özellikle öne çıkan bir iş seçmek benim zor olacak. Bunun yerine en son ne yaptığımı söylesem daha kolay olabilir. En son müziklerini yaptığım iş; “Nefes – Yer Eksi” İki isimli savaş temalı bir sinema filmiydi. Daha önce hiç savaş temalı bir filmde çalışmamıştım. Benim için güzel ve heyecanlı bir deneyim oldu. Şu sıralarda ise yine bir bilgisayar oyunu için müzikler yazıyor, bir yandan da görsel sanatlar ile müziğin uyumu ile ilgili bir sahne performansı hazırlığı yapıyorum.  

Dünyadan ve ülkemizden sevdiğiniz, takip ettiğiniz film müziği bestecileri var mı? 

Çok sayıda besteciyi ilgiyle takip ediyorum. Aklıma ilk gelen isimler; Thomas Newman, Gustavo Santaolalla ve Alexandre Desplat oldu. Türkiye’de de çok başarılı besteciler var; eskilerden Yalçın Tura’nın eserlerini önemsiyorum. Şimdilerde ise Avi Medina ve Hasan Özsüt’ün işlerini beğenerek takip ediyorum.

Müziğin karakterle olan ilişkisini önemsiyorum

Bir işe müzik yaparken mutlaka dikkat ettiğiniz noktalar nedir? Sizin için hikâye mi yoksa karakterler mi daha önemlidir?

Projeye göre değişiklik gösterse de müziğin karakterle olan ilişkisini önemsiyorum. Eğer senaryo sürecinde işe başlamışsam filmin karakterleri ile özdeşleşecek temalar hazırlıyorum. Kurgu tamamlandığında ise yönetmen ile önceden belirlediğimiz başlangıç ve bitiş noktalarına göre bu temaları uyarlıyorum.  Film müziği besteciliğinin en önemli konusu “score”. Bunun Türkçede kelime olarak tam bir karşılığı yok fakat basit bir tanımlama ile film ile müziğin uyumu diyebiliriz. Çalışırken en çok dikkat ettiğim konu bu. Filmin kurgusu tam olarak bittikten sonra yönetmen ile birlikte filmi izleyip müziğin nerede başlayıp nerede bitmesi gerektiği tek tek işaretliyoruz. Belirlediğimiz bu noktalara “cue” adı veriliyor. Bütün bu süreç şekillendikten sonra işe başlıyoruz.

Film müziği bestecisi olmak isteyenler… 

Film müziği bestecisi olmak isteyenler neleri çok iyi bilmelidirler? 

Film müziği besteciliği için temel müzik bilgisi ilk şart. Bunun yanı sıra bilgisayarla olan ilişkinizin de iyi olması gerekiyor. Müzik üretmek için kullandığımız yazılım programlarını, kayıt için gerekli bilgisayar donanımlarını ve sanal ses kütüphanelerini iyi öğrenip bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmelisiniz. Bu teknik meselelerin dışında görüntüyü doğru okumak, yönetmenin aktarmak istediği duyguyu desteklemek adına çok önemli. Elbette sektördeki değişimleri ya da film müziğine yeni yaklaşımları da yakından takip etmek gerekiyor. İşin bilgi ve beceriye dayalı kısımlarını bir yana koyarsak, pratikle ilgili de bir şeyler söylemek isterim; post prodüksiyon aşamaları genelde çok yoğun ve hızlı çalışmayı gerektirir. Bu sebeple stres yönetimi ile başa çıkmak belki de bu işin en zor kısmı diyebilirim.

Önceki Yazı

“Tufandan Önce”den çok sonrası

Sonraki Yazı

Kelimeler hastaysa…

Son Yazılar

Gandi mürşid arıyor

İnsan eğitimi Hz. Âdem ile başlayan kutlu bir yolculuktur. Peygamberlerden sonra onların varisleri olan alim arif