Cihan muhayyilemizin hudutlarını çizen seyahatnameler

28 dakikada okunur

Bir yazarın gezdiği, gördüğü yerleri edebi bir üslûpla anlattığı gezi yazısı türüne seyahatname ya da seyahat yazısı da diyoruz. Bu alanda eser veren en eski isimler arasında Vedenikli İtalyan gezgin Marco Polo ve Orta Çağ’da yaşamış olan Berberî Mağrip bilgini, kâşif ve seyyah İbn Battûta’nın adını duyarız. Türk edebiyatında ise bildiğimiz en eski seyahatnâme; Türk amirali, coğrafyamatematik ve astronomi bilgini Seydi Ali Reis’in “Mir’atü’l-Memalik” adlı eseridir. Türk edebiyatında bu alanda kaleme alınmış en kapsamlı ve kıymetli eser ise 17. yüzyılda kaleme alınan, Evliya Çelebi’nin meşhur “Seyahatname” adlı eseridir. 19. yüzyılın sonlarından günümüze kadar sayısız gezi yazısı kaleme alındı. Bunların en meşhurları; Ahmet Mithat Efendi’nin; “Avrupa’da Bir Cevelan”, Ahmet Haşim’in; “Frankfurt Seyahatnamesi”, Cenap Şahabettin’in; “Âfak-ı Irak”, “Hac Yolunda”, “Avrupa Mektupları”, “Suriye Mektupları”, Falih Rıfkı Atay’ın; “Deniz Aşırı”, “Taymis Kıyıları”, “Bizim Akdeniz”, “Tuna Kıyıları”, “Hind”, “Yolcu Defteri”, “Yeni Rusya”, “Gezerek Gördüklerim”, Reşat Nuri Güntekin’in; “Anadolu Notları” eserleridir. Cumhuriyet döneminde Attila İlhan, Melih Cevdet Anday, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Yusuf Ziya Ortaç da gezi yazısı eserleri vermiş yazarlarımızdandır. Bir de bahsetmeden geçemeyeceğim; Mustafa Kutlu’nun gezi yazıları üç cilt halinde basıldı: “Topkapı’dan Topkapı’ya: İstanbul Gezi Yazıları I – 1986”, “Haliç ile Çepeçevre İstanbul / İstanbul Gezi Yazıları II – 1989” ve “Boğaziçi / İstanbul Gezi Yazıları III – 1992-93”. Unutmadan, hatırlatmakta fayda var; Esenler Belediyesi 2022-2023 sezonunu Evliya Çelebi Kültür Sanat Sezonu ilan etti ve bir yıldır bu minvalde birçok programa vesile oldu. Prof. Dr. Musa Duman ile Ayasofya Medresesi’nde “Seyahatname Okumaları” gerçekleştirildi. Aynı zamanda Evliya Çelebi’nin İzinde Gezi Yazısı Yarışması, Evliya Çelebi’nin İzinde Fotoğraf Yarışması ve Evliya Çelebi’nin İzinde Seyahat Reel Yarışması düzenlendi. Gezi yazısı yarışmasında dereceye girecek eserler kitaplaştırılarak Türk edebiyatına gezi yazısı türünde bir armağan verilecek. Bu konuya değinmişken eserinin ünü kıtaları aşan Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinin her biri iki ciltten oluşacak şekilde 10 kitap ve 20 cilt olarak Seyit Ali Kahraman’ın günümüz Türkçesine aktarımı ile Yapı Kredi Yayınları’ndan sonra şimdi de Yeditepe Yayınları’ndan çıkmaktadır. Tavsiye ederim.

Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi İstanbul 1. Kitap / Seyit Ali Kahraman / Yeditepe Yayınevi

Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, on yedinci yüzyıl klasiği olarak hem zevkle okunabilecek bir edebiyat eseri hem de dil, tarih, dinler tarihi, sanat tarihi, tasavvuf tarihi, coğrafya, yerel tarih, halkbilimi ve topografya araştırmacıları için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. Evliyâ Çelebi, on ciltlik dev yapıtının birinci cildiyle aynı zamanda ilk Türkçe İstanbul monografisini de yazmıştır. Adlarını vermiş olsa bile birçoğunu bugün bilemediğimiz pek çok kaynaktan derlediği mitoloji ve tarih karışımı bilgilerden saray hayatına; pek çok ünlünün kişisel tarihinden şehrin gündelik hayatına; şehrin etrafını çevreleyen surlardan her türlü mimari esere; kapılardan tepelere ve iskelelere; savaş ve barışta şehrin ve ordunun ihtiyaçlarını karşılayan yüzlerce esnaftan bahçe ve mesirelere; padişahlardan her sınıftan yönetici, bilim adamı ve ilginç tiplere; devletçe düzenlenen şenliklerden çok özel meclislerde yaşanan eğlencelere varıncaya kadar akla gelebilecek her şey bu ciltte anlatılmıştır.

 

 

İstanbul Gezi Rehberi / Murat Belge / İletişim Yayınları

 

Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan İstanbul, tarih boyunca içinden çeşitli medeniyetler geçen; Bizans, Osmanlı gibi büyük imparatorluklara başkentlik yapmış olağanüstü tarihî dokuya sahip bir kent. Ve bugünkü İstanbul’da, bu yaşam keşmekeşinin içinde gözümüzden kaçan, haberimizin bile olmadığı bu müthiş tarihî zenginlik hâlâ yerli yerinde duruyor. Savaşlardan, yangınlardan ve depremlerden sağ kurtulmuş, yaralı çıkmış birçok bina hızla yenilenen kentin dinamiğine direnerek bir kenarda sessiz sedasız varlığını sürdürüyor. Murat Belge bu rehber kitapta İstanbul’un eşsiz zenginliğini, o kendine has üslûbuyla, aralara serpiştirdiği ilginç hikâyeler ve tarihî “dedikodularla”, Pera, tarihî yarımada, Boğaziçi, Üsküdar gibi eski yerleşim merkezlerinin yanı sıra Pendik’e, Florya’ya, Küçükçekmece’ye, Kilyos’a hatta Polonezköy’e kadar uzanan bir güzergâhta gözler önüne seriyor. Yeditepeli şehir İstanbul’u tepe tepe gezmek isteyenler ya da gezmeden bilmek isteyenler için bir rehber.

 

Eski Dünya Seyahatnamesi / İlber Ortaylı / Kronik Kitap 

Dünya, seyyahların dilinde ve gözünde büyür, genişler, çoğalır. Seyahatnameler, bizi zamanın derinliklerine, tarihin katmanlarına ulaştırır. Türk tarihçiliğinin büyük ismi İlber Ortaylı, seyyah kişiliğiyle bizi dünyanın birbirinden farklı yerlerini keşfe çıkarıyor. Onun yazılarını okurken bir şehri gezip görmenin, o şehrin ait olduğu kültürü ve medeniyeti tanımakla anlam kazanacağı belirgin biçimde ortaya çıkıyor. Selanik’ten Bakü’ye, Venedik’ten Tokyo’ya, Endülüs’ten Moskova’ya, Bosna’dan Mısır’a, Kudüs’ten Kırım’a gerçekleşmiş geziler eşliğinde çok geniş coğrafyalar yine o genişlikteki tarihi birikimle harmanlanıyor ve nefis bir kültür kitabı ortaya çıkıyor. Eski dünyanın izleri Ortaylı’nın bilge adımlarıyla anlam kazanırken, insanların yaşam biçimleri, ülkelerin medeniyet birikimleri geleceğe uzanan biçimde yorumlanıyor. Böylece kitap, okuyucuların hafızasından uzun süre çıkmayacak bir belgesel niteliği kazanıyor. Eser, maziye özlem duyan değil geçmişi yeniden gözlemleyen bir kitap.

 

 

Seksen Günde Dünya Gezisi / Jules Verne / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Londralı beyefendi Phileas Fogg, üyesi olduğu Reform-Kulüp’te gazetesini okurken seksen günde dünyayı dolaşmanın mümkün olduğunu öğrenir. Bu olağanüstü yolculuk 19. yüzyılda sanayi devrimiyle gelen tren ve buharlı gemi gibi toplu taşıma araçlarının yanı sıra 1869 yılında açılan Süveyş Kanalı sayesinde yapılabilmektedir. Kulüp arkadaşlarıyla bu yolculuğu seksen gün içinde tamamlayacağına dair bahse tutuşan Fogg, aynı gün uşağı Passepartout’yla birlikte Londra’dan ayrılır. Bu meydan okumayla başlayan bin bir türlü maceraya, bir polis soruşturmasıyla, bir de aşk hikâyesi eklenir. Yayımlandığı 1972’den beri popülaritesinden hiçbir şey kaybetmeyen Seksen Günde Dünya Gezisi,  Fransız yazar Jules Verne’in en sevilen yapıtlarından biridir. Verne’in ulaşım olanaklarının gelişmesiyle “küçülen” dünyasına, artık elektronik çağa adım atmış ve geleneksel medyanın yerini yeni medyaya bırakmasıyla bir “küresel köy”e dönüştüğünden dem vurulan günümüz dünyasından bakmak da ayrı bir macera olsa gerektir.

 

 

Yeni Çıkanlar

Gönül Çalab’ın Tahtı & Gönül Sadası’ndan Akisler 5 / Sadettin Ökten & Kemal Sayar / Turkuvaz Kitap

“Gönül Çalab’ın tahtı, Çalab gönüle baktı. İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise…” “Bizler izafi varlıklarız. Neşeyi fark etmemiz için eleme maruz kalmamız lazım. Rüzgârın etkisiyle deniz bazen sakin, bazen dalgalı olur fakat dip daima sakindir, orada inciler vardır. ‘Gavvas’ denen dalgıçlar çıkarır o incileri ve insanlar da görüp hayran kalır. İşte manevi büyüklerin incileri de bizleri öyle hayran bırakır.” Hayat akıyor, Sadettin Ökten ve Kemal Sayar’ın bir çağrışımlar denizinde yol alan doğaçlama konuşmalarından oluşan tadına doyulmaz sohbetleri “Gönül Sadasından Akisler” devam ediyor. Elinizde tuttuğunuz “Gönül Çalab’ın Tahtı” bu dizinin beşinci kitabı. İki kıymetli yazarımız bir kez daha derin sulara dalıyor, hayatın içinde gizlenmiş nice gizli cevheri fark etmemizi sağlıyor. Kâh felsefeden, sanattan, şiirden söz ediyorlar, kâh son yaşadığımız büyük deprem felaketini anlamlandırmayı deneyerek çıkış yollarını arıyorlar. “Gönül Çalab’ın Tahtı” bir başucu kitabı, bir hayat kılavuzu… 

 

 

Afili Hafiye / Murat Menteş / Alfa Yayınları

Alp Lâçin O, Kayıp Şahıslar Bürosu’nda komiser. Gizli görevdeyken, cazibeli bir kadına rastlar. Küçük bir maymun, kadının fotoğrafını çeker. Eski hacker Merih Kızıl’a göre, kadın
dünyadaki 1 milyar 800 milyon kameranın hiçbirine yakalanmamıştır: “Komiserim, bu kadın dünyada var değil!” Namevcut Hatun’dan Alp’e aşk mektupları, hediyeler gelir. Derbeder dedektif, acayip belalardan kurtulup, meçhul sevgiliyi bulabilecek midir? Afili Hafiye, Yalın Alpay’ın “Menteş Sistemi”  dediği orijinal anlatı düzeniyle kurgulanmış bir roman. Akıcı, sürprizli, komik ve derin. Evden kaçan şair Okan Yunus Okyanus,  roman makinesi mucidi Yahya Hayhay, duvarlardan geçen dilber Yegâne Yadigâr, zihin okuyan aynasız Kâmi Koma, bedduacı Asuman, sıkı polis Perçin Çeper gibi  ilginç karakterlerle dolu görkemli bir macera. “Romanı, saatte 300 km gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum. Dileyen okur yavaş yol alabilir fakat hızlı okunmaya elverişli bir anlatımı benimsiyorum.” diyen Menteş’in son romanı raflarda.

 

Rus İşgali Altındaki Orta Asya Hîve’den Altın Semerkant’a / Ella R. Christie / Büyüyenay Yayınları

Ella Christie, 1910 yılında Hazar’ın doğusunda ne olup bittiğini tam olarak görüp anlayabilmek için kalkar Moskova üzerinden Hîve’ye gider ve oradan da Merv, Buhara, Semerkant, Taşkent ve Hokand’ın ana nirengi noktalarını oluşturduğu Türkistan bölgesi, Maveraünnehir çevresi içerisinde seyahat eder. O sırada uygulamada olan İngiliz-Rus ittifakı bu seyahati mümkün kılan zemini sağlamıştır. Seyyahımız, 1873 yılında başlayıp 1895 yılında tamamlanmış Çarlık Rusyası işgaliyle Rus egemenliği altına girmiş olan bu medeniyet havzasının ve bu havzada yaşayan toplumların ne tür etkilere maruz kaldığı merakı içerisindedir. İki yıl kadar süren gözlemleriyle bunu tespit etmeye çalışır. Rus işgaline kadar varlıklarını sürdürmüş olan Hîve, Buhara ve Hokand hanlıkları artık Rus askerî güçlerinin kontrolü altındadır. Bilindiği gibi gelişmeler bununla kalmaz. 1917 Bolşevik (Ekim) Devrimi’yle Rus kontrolü altındaki bu Türkistan bölgesi yeni bir sarsıntıyı ve akabinde de ağır bir baskı ve tahribatı yaşar. 

 

Zübdetü’l-Hakayık / Ahmet Mithat Efendi / Dergâh Yayınları

Ahmet Mithat Efendi, ansiklopedist/hezarfen bir aydın olarak hem hayatında hem yazı faaliyetinde pek çok konu ve alanla ilgilenmiş, yazılarında halkı eğitmek, aydınlatmak amacını gütmüştür. Bu bağlamda onun ilgilendiği alanlardan birisi de tarihyazıcılığı/ vakanüvisliktir. Mithat Efendi, tarihî olayları kurmaca eserlerinde yorumlayıp kullandığı gibi güncel siyasi olayları belge ve iddialarla kitaplaştırıp o günün kamuoyu ve gelecek nesiller için kayıt düştüğü de görülmektedir. Bu amaçla yayımladığı iki kitabı Üss-i İnkılap ve Zübdetü’l-Hakayık’tır. Üss-i İnkılap’ta II. Abdülhamit öncesinin tarihî olaylarını, sultanın cülusunu ve saltanatının ilk yılını ele alan Mithat Efendi, “Üss-i İnkılap”ın devamı niteliğinde yayımladığı “Zübdetü’l-Hakayık”ta 93 Harbi’ni işlemiştir. Büyük bölümü belgelerden oluşan ve çok çeşitli belgeler kullanılarak hazırlanan “Zübdetü’l-Hakayık”, 93 Harbi adıyla bilinen Osmanlı-Rus Savaşı hakkında savaşın sonunda sıcağı sıcağına hazırlanan ender çalışmalardan biridir.

 

 

Taha Kılınç’tan Tavsiyeler

Âlem-i İslâm Yazıları, Seyrüsefer, Kırmadan İncitmeden, Ortadoğu’ya Dair Yirmi Tez, Neyi Nasıl Yapmalı, Dalları Gökte Bir Ağaç, Gölgelerin Peşinde: 50 Portre, Hatırda Kalanlar, Bir Rüyayı Hatırlar Gibi, Söylemesem Olmazdı, Biz Bize ve Kudüs Yazıları eserlerinin yazarı Taha Kılınç’a “Hangi kitapları okuyalım?” diye sordum. İşte aldığım cevaplar:

 

 

İbn Fadlan Seyahatnamesi / Ahmed b. Fadlân b. Abbâs b. Râşid b. Hammâd / Selenge Yayınları

“Şu Türk sana şöyle diyor, Tanrımız bizden ne istiyor da bizi soğuktan öldürüyor? Ne istediğini bilsek verirdik ona…” Ben de “De ki şuna, o, Allah’tan başka ilah yok, demenizi istiyor,” dedim. İbn Fadlan İslam’ı tanıtmak için gittiği Türk topraklarında yaşamıştır bu diyaloğu. Türk âdetleri karşısında şaşkına düşen İbn Fadlan, dönemin Türk dünyası hakkında başka kaynaklarda yer almayan eşsiz bilgiler sunar eserinde. Halife Muktedir-Billâh devrinde Bulgarlara İslam’ı öğretip bölgede cami yapacak heyette yer alan İbn Fadlan, halifenin mektubunu ve 4000 dinarlık hibesini Türk hakanına bizzat vermiş, bu yolculukta yaşadıklarını Bağdat’a döndükten sonra kaleme almıştır. Başkurtlardan Oğuzlara, Peçeneklerden Bulgarlara kadar bölgenin tüm kadim Türk halklarıyla ilgili ilk elden gözlemler barındıran İbn Fadlan Seyahatnamesi, Mehmet Şayir tarafından en güncel tahkikler dikkate alınarak Arapça aslından çevrildi. Bu eser 10. yüzyıldaki Türklerin tarihi hakkında en canlı, en sağlam vesikalardandır.

 

İbn Battuta Seyahatnamesi / İbn Battûta / Bilge Kültür Sanat 

On dördüncü yüzyıl, İslam âlemi ile birlikte Türk dünyasını canlı levhalar halinde aksettiren önemli kaynaklardan biri de İbn Battuta’nın “Tuhfetu’n-Nuzzar fî Garaibi’l-emsar ve Acaibi’l-esfar” adlı seyahatnamesidir. Seyahatname; yeme, içme, giyim, aletler ve adetlerle ilgili etnoloji ve folklor malzemesinden başka, İslam âleminin iktisadi hayatını ve sanatını inceleyenler için önemli bir hazine değerindedir. Eser, o zamanki İslam dünyasının etnik vaziyeti hakkında da bilgi vermektedir. Devrin büyük şeyhleri, velileri yanında Sünnilik, Şiilik ve şubeleri hakkında fikir edinmek de mümkündür. Eserde Anadolu’nun o günkü durumu hakkında ayrıntılı bilgi vardır ve beyliklerin iç ihtilafları, Umur Bey’e karşı düzenlenen Haçlı saldırısı, Germiyanoğlularına karşı duyulan güvensizlik, Eretna Devleti’nin refah seviyesi, Sinop’un stratejik değeri, Erzurum ve Erzincan’da birbirleriyle çarpışan Türkmen kabileleri, İlhanlılar’ın Anadolu siyaseti, Çobanoğulları vb. hakkında birinci el kaynaklardandır.

 

 

Doğu’ya Seyahat / Ida Pfeiffer / Ketebe Yayınevi

Avusturyalı kâşif ve seyyah Pfeiffer, çevresindekilere uzun süredir yazıştığı İstanbullu bir arkadaşını ziyaret edeceğini söyleyerek 1842’de bindiği buharlı gemiyle Viyana’dan yola çıktı. Varış noktasını kimseyle paylaşmayıp pasaportunu dahi herkesten gizledi. Tuna Nehri’nden Karadeniz’e uzanarak “Hilâl’in Şehri” İstanbul’a vardı. Bursa, Beyrut, Yafa, Ölü Deniz, Kudüs, Nâsıra, Şam, Baalbek, Lübnan, İskenderiye ve Kahire’yi ziyaret etti. Süveyş Kanalı’ndan çölü geçerek Kızıldeniz’e ulaştı. Mısır’dan sonra tüm İtalya’yı gezdi. Yolculuğu boyunca sıcaktan, susuzluktan ve seyahatin zorluklarından fazlasıyla bitkin düşse de günlüğüne notlar almayı asla ihmal etmedi. Eser, Ida Pfeiffer’in ilk kez 1843’te yayımlanan seyahat notlarından oluşuyor. Gezdiği şehirlerin tarihi, coğrafi ve kültürel hususiyetlerine dair ayrıntılı anlatımlar ve sosyal hayattan çarpıcı tablolar sunuyor. Yazar, ayrıca Avrupa’daki Müslüman algısının eksik ve yanlış aksettirilmiş olduğunu kendi şahitliğiyle itiraf ediyor. 

 

Nil’den Tuna’ya Osmanlı / A. Haluk Dursun / Timaş Yayınları

Kıtalara ve asırlara yayılmış Osmanlı’yı masa başından öğrenmek ne kadar mümkün olabilir ki? Haluk Dursun da böyle düşünmüş ve öğrenciyken soluğu Şam’da almış. Devamının geldiğini söylemeye gerek var mı; Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Romanya, Macaristan, Moldova, Ukrayna, Arabistan, Filistin… Nil’den Tuna’ya Osmanlı’nın bıraktığı köprüler, camiler, çeşmeler, imaretler, sokaklar, âdetler, yemekler, törenler… Kudüs’ten Kahire’sine, Mekke’den Medine’sine kadar Orta Doğu’da; Üsküp’ten Kosova’ya, Elbasan’dan Tiran’a, Selânik’ten Yanya’ya, İstanköy’den Rodos’a, Estergon’dan nazlı Budin’e kadar Vardar boylarında, Rusçuk’tan Silistre’ye, Deliorman’ların Razgrad’ından Koca Balkanlar’daki Hüseyin Raci Efendi’nin Eski Zağra’sına, Dobruca’nın Köstencesi’ne, Mecidiyesi’ne kadar Tuna boylarında ve sonra Eflâk’tan başlayıp ta Kara Boğdan’a Prut kıyılarına, Dinyeper’e, Dinyester’e, Akkerman’a kadar her yerde akıp giden zamana, tarihe karışan hakikate rağmen duran Osmanlı’nın izleri var bu kitapta…

Önceki Yazı

Çöl’de kadim bir güzel: Şinkıt

Sonraki Yazı

Kedili Tekke’den cevizli lokuma Osmanlı dibacesi “Bursa” 

Son Yazılar

Gandi mürşid arıyor

İnsan eğitimi Hz. Âdem ile başlayan kutlu bir yolculuktur. Peygamberlerden sonra onların varisleri olan alim arif