Görselliğin zengin seyri dijitalde

16 dakikada okunur

Dijital ekranda; Mubi’nin, Netflix’in, Disney Plus’un yerli proje hamleleri, kültleşmiş ve çeşitli açılardan her daim tartışılan Recep İvedik serisinin son filmi baş köşede yer alıyor.

Dijital platformlar artık bir elin parmaklarını geçecek sayıya ulaştı. Tam da parmakların farklılığı gibi birbirinden farklı etkiler yapan platformlar her geçen gün etki alanlarını arttırıyorlar. Disney Plus, sinema salonlarının lokomotifi Recep İvedik’i transfer ederek vizyonun zirvesini bünyesine katmanın konforuna güvenirken, Netflix ilk olmanın avantajını nicelik olarak çok ürün üreterek korumaya çalışıyor. Mubi festival ruhunu dijital platforma taşıma namına önemli hamleler yaparken alternatif sinema anlayışını önemseyen nitelikli izleyiciyi hedeflemeyi sürdürüyor. Yerli platformlar bu yarışta biraz geri kalsalar da beyaz bayrağı çektiklerini de söyleyemeyiz. Bu kalabalık arasında artık 90’ların özel televizyon kanalları kadar çoğalmaya başlayan dijital platformlardan yaptığımız zengin seçki size platformlar arası kaybolmamak için sizin için bir kılavuz görevi görecek. 

 

 

 

Doğaya duyarlı yeni nesil “Recep İvedik”

Recep İvedik filmleri sinema salonları için önemli bir gelir kapısı oluşturan bir seri olarak en çok izlenen yapımların başında geliyordu. Ancak serinin yedinci halkası sinema salonlarında değil dijital ekranlarda seyircinin karşısına çıktı. Bu biçim değişikliği Türkiye’deki sinema endüstrisinin dönüşümü namına oldukça önemli bir milat sayılabilir. Başka bir değişiklikse serinin içeriğiyle ilgili. Recep İvedik karakteri; bencil, alt sınıftan gelen, zengin ve entelektüel eleştirisi yapan kitlesel bir bayağılığın övgüsüydü. Milyonların güldüğü hareketler başkalarını rahatsız etme, şehrin kurallarını yok sayma, hatta serinin beşinci halkasında olimpiyat parodisi içinde Azerbaycanlı sporcuyu bile dövmeyi maharet olarak gösterme yanlışlığına düşebilen bir tavrın temsilcisiydi. Ancak serinin son filmi önemli bir içerik dönüşümüne giderek, duyarlı, ranta karşı doğayı ve ormanları koruyan, toplumsal problemleri es geçmeyen bir karaktere evrilmiş durumda. Ormanları ve doğayı bir rant unsuru olarak gören büyük inşaat şirketlerinin para harsını eleştiren, doğa ve insan ilişkisine vurgu yapan, bilinç düzeyi yüksek bir karaktere dönüşen Recep İvedik; duyarsız, lümpen bir karakterken sınıf bilincini içselleştirmiş, kadın haklarına saygılı, kurtuluşu ünlülerin sosyal medya paylaşımlarında ya da patronların cazip rüşvet tekliflerinde değil halkın ortak mücadelesinde arayan bir karaktere evrilmiş halde karşımıza çıkıyor.

Kafkasya’dan sert bir gerçeklik

Kira Kovalenko’nun “Yumrukları Gevşetmek” filmi Mubi’nin nimetlerinden biri. Film 2021’de Cannes Film Festivali’nde  “Belirli Bir Bakış Bölümü En İyi Film Ödülü”nü almış, Rusya’nın da Oscar adayı olmuştu. Film, Kira Kovalenko’nun ikinci uzun metraj filmi. İlk filmi Abhaz yazar Fazıl İskender’in romanından uyarladığı 2016 yapımı Sofichka’nın ardından çektiği “Yumrukları Gevşetmek” filminde Kuzey Osetya’daki eski bir madencilik kasabası olan Mizura’da aşırı korumacı babası ve ona oldukça bağımlı erkek kardeşiyle yaşayan Ada’nın hikâyesini izleriz. Ada onu yalnız bırakmayan ergen bir kardeş ve hastalıklarının bahanesiyle Ada’nın bireysel yaşam alanının oluşmasına izin vermeyen, onu koruma rolüyle âdeta hapseden bir baba figürünün arasında nefessiz kalmış gri bir tablonun içinde var olmaya çalışır. Ağabeyi Akim yakındaki bir Rus şehrinde çalışmaya gitmiştir. Bir gün geri geldiğinde Ada sürekli yollarda gelmesini beklediği ağabeyi sayesinde bir kurtuluş yolu arayacaktır. Ada’nın başka bir seçeneği ise sürekli fiziksel müdahalelerle onunla ısrarla görüşmek isteyen, sevgisini göstermenin olanca deneyimsizliğiyle Ada’nın çevresinde âdeta debelenen bir sevgili adayıdır. Ada bu boğucu erkek dünyasında ne istediğini, kendini keşfetmeyi, var olmayı o denli unutmuş hâlde bazen sadece nefes alabildiği bir yaşamın içinde kurtuluş yolu ararken yönetmen coğrafyanın sert ikliminin insanlar üzerinde de ne denli etkili olduğunu küçük ama önemli metaforlar ve ayrıntılarla karşımıza çıkarır. 

 

 

DİJİTAL PLATFORMLARDA NE VAR NE YOK ?

 

NETFLİX

Sıcak Kafa (Dizi): Yılın sonundaki Netflix bombası olan dizi, az sayıdaki distopik yerli yapımdan biri olarak özel bir yerde duruyor. Afşin Kum’un aynı isimli romanından uyarlanan yapımda, Dünya gizemli bir salgının etkisi altındadır. Dil ve konuşma yoluyla yayılan bu salgından sadece eski bir dil bilimci olan Murat Siyavuş etkilenmez. Salgınla Mücadele Kurumu, hastalıktan kurtulan tek kişi olan Murat’ın peşine düşünce genç adam, salgına karşı mücadele etmeye başlar.

Bıçaklar Çekildi: Gizemli Bir Serüven (Film): Serinin ilk filmi “Bıçaklar Çekildi” 2019’da yapılmıştı. Devam filminde; teknoloji milyarderi Miles Bron arkadaşlarını Yunanistan’da bir adaya toplayıp bir parti düzenler. Partide biri gizemli bir biçimde ölünce işler karışacaktır. Bu gizemi çözmekse ilk filmde olduğu gibi dedektif Benoit Blanc’a düşer.

Chef’s Table: Pizza (Belgesel): Pizza sever misiniz? Bu yaratıcı belgesel 6 bölümde dünyanın farklı yerlerinden ustaların pizza yapma hikâyelerini birleştiriyor. Pizzanın bölgesel etkilerini ve farklılıklarını keşfetmek için cazip bir seçenek oluşturuyor.

MUBİ

Sevmek Zamanı (Film): Metin Erksan’ın unutulmaz filmi, yenilenmiş kopyasıyla Ocak ayında yayınlanıyor. Türk sinemasının yüz akı filmlerden biri olan Sevmek Zamanı, boyacılık yapan Halil’in çalışmaya gittiği bir köşkün duvarında gördüğü kadın fotoğrafına âşık olmasının hikayesini anlatıyordu. 

Ayrılma Kararı (Film): Park Chan-wook’un Oscar’ın kısa listesine kalan filmi, 75’inci Cannes Film Festivali’nde kendisine “En İyi Yönetmen Ödülü”nü getirmişti. Film, dağa tırmanan bir adamın kayalıkların arasında ölü bulunmasının izini süren takıntılı bir dedektifin olayın intihar mı yoksa bir cinayet mi olduğuna karar vermeye çalışırken maktulün karısıyla olan yakınlaşmasının gerginliğine odaklanıyor. 

Krallık (Dizi): Mubi’nin ilk defa bir dizi yayımlamasına vesile olan Lars von Trier’in meşhur dizisi “Krallık”, yıllara yayılmış üç sezonuyla sinemayı sanat görenlerin kaçırmaması gereken sürreal bir seri. Bir hastanede yaşanan açıklanamaz olayların izini süren Krallık serisi, Trier’i keşfetmek isteyenler için unutulmaz bir deneyim sunacak.

 

 

 

 

 

DİSNEY PLUS

LA 92 (Belgesel): 1991’de Los Angeles’ta polis tarafından şiddete uğrayan Afroamerikan etnik kökenli Rodney King’in maktullerinin cezasız kalmasından sonra 1992’de sokaklara çıkan siyahilerin eylemlerine odaklanan belgesel, Amerikan yargı sisteminin yanlı tavrına odaklanan çarpıcı bir yapım.

 Evde Tek Başına (Film): 1990 yapımı “Evde Tek Başına”, çocuk yıldız Macaulay Culkin’in başrollerde olduğu unutulmaz bir yılbaşı filmiydi. Benim de ilk defa sinemada izlediğim film olan meşhur film, ailesinin evde unuttuğu Kevin’in hırsızlara karşı verdiği mücadeleyi güçlü bir mizah anlayışıyla veren en iyi yılbaşı filmlerinden biri olmayı sürdürüyor. 

This Fool (Dizi): 30 yaşında ve halen ailesiyle yaşayan Latin Amerika kökenli Julio Lopez, herkese yardım etmeyi görev bilse de kendisine hayrı yoktur. Onun temiz kalbi kimi zaman çevresi tarafından istismar edilse de dünyada iyilerin hep kazandığı zamanları hatırlatan bu iyi niyetli ve kötü kariyerli Latin genci, Amerikan toplumuna içerden komik bir bakış sunuyor.

 

 

 

 

 

 

 

GAİN

Abandoned Places (Belgesel): Terk edilmiş, kullanılmayan dev yapıların izini süren bu belgesel serisinde Avrupa’nın orta yerinde kaderine bırakılmış ve hâlâ yaşanmışlık kokusunu üstünde taşıyan mimari eserlerin günümüzdeki kimsesiz hallerini görmek olası. 7 bölümlük belgeselde farklı ülkelerden farklı nedenlerle artık işlevini yitirmiş yapılar tanıtılıyor.

 El Secreto De Sus Ojos (Film): “En İyi Yabancı Film” dalında Oscar alan filmde, emekli bir hukuk müşaviri, geçmişteki çözülmemiş cinayet davalarından birine ve amirine olan karşılıksız aşkına bir çözüm bulmayı umarak bir roman yazmasından sonra geçmişle olan muhasebesine odaklanıyor.

The Guilty (Film): 2018 yapımı bu tek mekân geriliminde, acil aramalardan sorumlu bir polis memuru, kaçırılan bir kadının acil aramasını yanıtlar ve kendini zamanla yarıştığı bir olaylar silsilesinin içinde bulur. 2021’de Hollywood versiyonu da çekilen film, gerilimi düşürmeyen senaryosuyla övgüyü hak eden bir yapım.

Amazon Prime Video

Arjantin, 1985 (Film): Oscar’ın kısa listesine kalan Arjantin, 1985, askeri cuntaya karşı hukuk mücadelesi veren ekibin gerçek öyküsünü beyaz perdeye taşıyor. Ekip türlü baskılara karşı mücadelesi sürdürürken zaman karşı da bir savaş veriyorlardır. 

Bosch (Dizi): Eski bir Los Angeles Times polis muhabiri olan ünlü polisiye romancı Michael Connelly’nin romanlarından uyarlanan dizi, cinayet masası dedektifi Harry Bosch hem karanlık geçmişiyle yüzleşirken hem de soğukkanlı tavrıyla organize cinayetleri çözme mücadelesi verir. 7 sezon devam eden bu sürükleyici dizi katmanlı yapısıyla polisiye dizi sevenler için iyi bir seçenek oluşturuyor.

One Child Nation (Belgesel): Sundance Film Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü” alan belgesel, Çin’de nüfusu dengelemek için uzun süre devam eden tek çocuk politikasının sarsıcı etkilerine odaklanıyor. Çin doğumlu yönetmenler Nanfu Wang ve Jialing Zhang bu süreci deneyimleyenlerle yaptıkları görüşmelerle tek çocuk politikasının bilinmeyen yanlarına odaklanıyorlar.

Önceki Yazı

Eski İstanbul’dan bize kalanlar

Sonraki Yazı

Edebiyat Festival’inde “Gül Yetiştiren Adam” konuşuldu

Son Yazılar

Gandi mürşid arıyor

İnsan eğitimi Hz. Âdem ile başlayan kutlu bir yolculuktur. Peygamberlerden sonra onların varisleri olan alim arif