Sanatın kendisiyle ve onu var eden özneyle ilişkisi, bir başka bakışa ihtiyaç duymayacak denli dikkati üzerinde toplar. Yazının yolculuğu da tıpkı buna benzer. Okur, daha en başta dışarda bırakılarak oturulur yazıya. Bir başkasının ne düşüneceğiyle ilgilenmeden, kitleler düşünülmeden inşa edilir kurmaca evren. Aksi olduğunda, sanattan değil de bir çeşit
Devamını OkuyunSanatın kendisiyle ve onu var eden özneyle ilişkisi, bir başka bakışa ihtiyaç duymayacak denli dikkati üzerinde toplar. Yazının yolculuğu da tıpkı buna benzer. Okur, daha en başta dışarda bırakılarak oturulur yazıya.
“Kadın, otuz yaşındaydı”, diye başlıyor “Solak Kadın” kitabına Peter Handke. Otuzlu yaşlar ifadesi oldukça mühim çünkü bu yaşlar, sahici ve köktenci değişimlerin, aydınlanışların ve fark edişlerin yuvalandığı yaşlar. Önceden yanıtını kolaylıkla verdiğimiz
Bu yazı dizisinin ilkinde, nicelik bakımından devamlı büyüyen bir ivmeye sahip çocuk yazınının, aynı büyümeyi niteliksel olarak gösterip gösteremediğini sorgulamış ve buna sebep olan birkaç olgudan söz etmiştim. Bunlar değişebilir, arttırılabilir, kabul
Geçtiğimiz ay katıldığım söyleşide bir hanımefendi, “Ne kadar çok çocuk kitabı var, önceden bu kadar çok seçeneğimiz yoktu,” diye dile getirmişti çocuk yayıncılığının gelişiminden duyduğu memnuniyeti. Sahiden de çocuk edebiyatında yadsınamaz oranda
Toplumun yüklediği bir dizi rol ve kabul, geleneksel formlar, statülerin insanı dönüştürdüğü kalıplar; anne baba olduktan sonraki kişinin öncekiyle aynı olmaması, kadın olmanın, çocuk olmanın, birinin eşi olmanın nihayetindeki sen. Nasıl bir