“Gerçeğin çölü” Baudrillard’ın sözüdür. Simülasyon tanımını Borges’in “Haritacılar” adlı öyküsünden hareketle açıklar. Gerçekle gerçekten türetilmiş arasındaki farkın belirsizleşmesine vurgu yapar. Şu anda içinde yaşadığımız Tekno Çöl başlangıçtaki gerçekle hiç ilişkisi kalmamış kendilerinin birer simülasyonuna dönüşmüş görüntü veya modellerle kurulmaya devam ediyor. Dünyada bilimin önemli bir kısmı gerçeğin saklanmasına hizmet ediyor.
Devamını OkuyunLewis Carrol’un Alice Harikalar Diyarı kitabı yayınlanmasından yüz elli yıl sonra hâlâ filmlere ve romanlara esin kaynağı olmaya devam ediyor. Öyküde Alice adlı çocuk beyaz tavşanı izler ve kendini içerisinde türlü cinlerin,
Stephen King’in “11/22/63” adlı kitabından aynı adla sekiz bölümlük dizi yapıldı. Öykü özellikle finaliyle izleyenleri büyülemişti. Bu yazı o büyünün menşeine yöneliktir. Hayatımın hatırlayabildiğim en erken zamanlardan itibaren kendi tabirimle Muvakkat Dünyalar’la
İçtimai bir sarsıntının sarmalındayız. Felaketin asıl boyutunu kavradığımızda sandığımızdan daha fazla şaşıracağız. İnsan eli bu Terra Celal’in neresinde? Günümüzde haberleşme imkânlarının geldiği seviye bizi yıkıntıların içerisine, acının tam göbeğine götürüyor ve şiddetli
“Orta Dünya” denince akla Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi adlı epik fantezi türündeki roman serisi ve Stephen King’in Kara Kule serisi gelir. Yüzüklerin Efendisi’nin ana bölümü İkinci Dünya Harbinin sarsıntılı ortamında yazıldı ve 1949’da
Yüce yaratıcı ana bileşeni silisyum olan balçığa ruh üfleyerek insanı yarattı, insan ana bileşeni silisyum olan çipe akıl rapt etti. Eğer dünya ahalisi olarak sonumuz helak olmuş kavimlerinkine benzemezse sayısız âlemlere açılan